11 Mart 2008

RÜYA




Avusturya 18 Ekim 1647 Salı akşamı. Hava çoktan kararmış. Mumlar yanıyor şamdanlarda. İki katlı ve büyükçe bir ev burası. Hakli vakti epeyce yerinde. Evde temiz kendimi de temiz hissediyorum. Mum alevinden sarıya boyanmış eşyalar duvarlar ve tahta kokuyor merdiven korkulukları ama hiç mumların kokusunu almıyorum. Gölgeler haddinden büyük ama garipsemiyorum çocukluğumdan beri görmeye alıştığım bir manzara bu karanlıktan hiç korkmadım. Bu devirde başka şansımda yoktu sanırım. Sıkıca tutuyorum korkuluğu eğiliyorum aşağıya doğru. İçeri girdiklerini görüyorum ve şapkalarını çıkarıp girişteki mermerli aynaya koyuyorlar. Kapıyı açan kişide hazırlıklı. Kim o bilmiyorum uşak belki de kayboluyor zaten ortadan. Gelenler üç kişiler ve biri kocam. Biliyorum beni öldürmeye geldi. Onları bekliyordum zaten . Yapamazsa diye arkadaşları yanında. Beni görmediler ama biliyorlar orda olduğumu. Oldukça sakinler. Sanki uzun zaman düşünüp tartışmış gibiler. Merdivenden çıkmasını beklemeden koşturmaya başlıyorum. Eteklerim bacaklarıma dolanıyor hışırtısını duyuyorum kumaşın. Elbisem gibi ayakkabılarımda beyaz ya da krem rengi. Girdiğim odada beyaz mermer bir şömine ve büyük bir ayna var ama tek ışık dışarıdaki aydan geliyor. Nefes nefese bakıyorum kapıya. Ne yaptım hatırlayamıyorum şu anda ama her ne yaptıysam öldürülmeyi bekliyordum. Aslında çok korkmuyorum.

Çünkü korkan o kaçan beyaz elbiseli genç kadın değil rüyayı gören ben çok korkuyorum. Hem o anda o karanlık ayışığının vurduğu odada bekleyen hemde rüyayı gören benim. İkisininde farkındayım. Kalp atışlarını duyuyorum uyumakta olan bedenimin ve ay ışıklı odada beklemekte olanın. Aynı anda atmıyorlar oysa. Uyuyan bedenim daha tedirgin. Hazırlıklı değil bu kadar gerçek bir rüyaya. Oysa o hazırlıklı ve ölmek üzere olan biri için epey sakin. Sanki inanmıyormuş gibi gene tam ucundan kurtaracakmış gibi hissediyor. Pencereden atlamak gibi yada başka bir odaya kaçmak gibi bir şansı yok Denemiyor bile. Başka çare olmadığını biliyor. İçeriye kocasının yalnız girmesini istiyor sadece. Ancak yalnız olursa şansı var biliyor. O bekliyor ve ben çok korkuyorum.

OYLUM OZMEN