27 Şubat 2007

ASTERİKS VE VİKİNGLER


Orjinal adı : Asterix and the Vikings
Yönetmen : Stefan Fjeldmark ve Jesper Moller
Süre: 78 dakika

Çocukluğumdan beri Asteriks in bir hayranıyım. Çizgi dünyanın klasiklerinden sayılan bu serileri remzi kitapevi yeniden yayımlamaya başladığı andan itibaren almaya başladım.Elbette çevirmen farkı var ama yine de çok güzeller.

Film orjinal adı Asteriks ve Normanlar kitabın uyarlaması olan bir çizgi film.

Tüm Galya roma işgali altındadır yani hemen hemen tüm Galya.Küçük bir köy hala daha Sezarın muhteşem ordusuna karşı direnmektedir.Hem de ne direnme civardaki tüm lejyonlar bu yenilmez Galya köylüleriyle karşılaşmamak için karargahtan dahi çıkmamakta ve buda kahramanlarımızın canının sıkılmasına neden olmaktadır.

Bir gün şef Toptoriks in yiğeni Parisium dan köye gelir. Asteriks ve Hopdediks' e bu yaramaz delikanlıyı adam etme görevi düşmektedir.

Bu esnada çok uzaklarda korkusuz vikinglerin vahşi lideri bir köye akına karar verir.Ancak tüm köy boştur.Her zamanki gibi köylüler kaçmıştır.Bu duruma hem moralleri bozulan hem de merek eden vikingler köylülerin korktuklarını öğrenirler.Korku' nun nasıl bir şey olduğunu keşfetmek için ve kendilerine korkuyu öğretmesi için korkunun şampiyonunu bulmak için yola koyulurlar veee sonrasınıda siz seyredin bakalım neler olacak.


FAUNUS 'UN LABİRENTİ







Yapım yılı:2006
Yönetmen:Guillermo del Toro
Orjinal adı:El labirento del fauna

Filmi Türkçe ye ve İngilizceye çevirirken Pan'ın labirenti diye çevirmişler.Birbirlerine çok benzemelerine rağmen Pan ve Fauna temel bazı farklılıklar taşımaktadır.Bence filmin adı orjinalinde olduğu gibi faunus nın labirenti adını taşımalıydı.Çünkü yunan tanrısı olan Pan ın insanlara nasihat verip kehanetlerde bulunmak gibi bir derdi yoktu.
Fauna evli ve çapkınlıkla alakası olmayan bir tanrıydı.Oysa azgın bir teke olarak düşünülürmüş Pan. Kadınlara ormana ve hayvanlara kötü davranılmasına katlanamazmış.Ama çapkınmış bir o kadar da; Zeus kadar olamasa da.Kadınların yalnız başına ormana gitmemesi salık verilirmiş çünkü Pan ın flütünü duydukları anda kendilerini baştan çıkarıcı müziğe kaptıracaklarına ve Pan'ın büyüsüne yakalanacaklarına inanırmış yunanlılar.(*)
Filmin konusu
 1944 yılında İspanya iç Savaşı'nın son günlerinde Ofelia hamile olan annesiyle birlikte kırsal alanda görevli faşist cuntacı bir subay olan üvey babasının yanına gider.
Ofelia henüz doğmamış küçük kardeşine okuduğu kitaplardaki masalları anlatan perilere ve sihire inanan henüz çocukluğun güzel hayallerini yaşayan 10 yaşında küçücük bir kızdır.
Üvey babası ise kötü bir üvey baba olmanın yanısıra kendisini kahraman zanneden kötü kalpli korkunç bir adamdır.
Film çok lirik çok hüzünlü. Efsanelerden esinlemeler var.Gerçek hayat masalla karışmış bir halde .Ofelia sadece yalnızken perileri fauna yı ve diğer yaratıkları görebilmektedir.Gerçek hayatta ise ilgisini çeken en önemli şey tek sığınağı olan annesinin çok kötü geçen hamileliğidir.
Oysa üvey babasını ilgilendiren tek şey ise oğlunun sağ olarak doğmasıdır. "Seçim yapmak zorunda kalırsan "der doktora "oğlumu kurtar".
Üvey babası masum köylüleri sorgusuz sualsiz vahşice öldürürken Ofelia da çocukları yiyen bir canavarla karşılaşmak zorunda kalır. Hangisini yaşamak istediğinize hangisinin daha korkunç olduğuna siz kara verin.
Filmin kareleri özenle hazırlanmış görsel bir şov gibi.İspanyol ressamlarını hatırlıyorsunuz seyrettikçe.
Ben çok sevdim mutlaka izleyin.

* Faunus -Vahşi doğanın ve verimliliğin (ROMA) Tanrısı. Nasihatçı olarak da tapınım ve saygı görmüştü. O Yunanların doğa tanrısı Pan ile aynı özellikleri taşımıştır, boynuz ve yeleleri varmış. Büyükbaş hayvanların da koruyucusu olarak bilinmiştir. Ona Roma Kır Tanrıları Faun'lar eşlik ederlermiş. Faun'lar Yunan mitolojisinde Satyr'ler olarak yerlerini almışlar. Faunus'un bayan benzeri Fauna'dır. Kurt suratı, çelenk ve kadeh Faunus'un simgeleridir. Filmde kullanılan semboller Pan ın değil Faunus un sembolleridir.
Pan - Yunan mitolojisinde kırın ve çobanların tanrısı. Yarı keçi yarı insan halinde tasvir edilir. Verimliliğin, üretkenliğin ve bahar heyacanının temsilcisi.Kırlarda aniden insanların karşısına çıkıp yaygara koparmayı sevdiğinden ve görüntüsüyle insanları korkuttuğu için "panik" sözcüğü buradan türemiştir.Aslında çokda neşeli dans eden ve kadınları ve nmypheleri baştan çıkarma ustası bir tanrıdır.Roma tanrısı Fauna dan farklı olarak bekardır.Tanrı Pan,efsanesi ve kişiliği hakkında Behcet Necatigil'in "100 Soruda Mitologya "daki anlatımını aşağıya alıyoruz:

"Dağlık Arkadia'da küçükbaş hayvanların,çobanların tanrısı. Keçi ayaklı Pan, Hermes'in oğludur. Tanrıların,çokluk,insan kılığında değilde hayvan kılığında düşünüldüğü ilk zamanlarda Pan da keçi kafalıydı; sonradan bu keçi kafasından sadece boynuzlar ve sakal alıkonarak,yüzü insan yüzü oldu.Sonradan engizisyon bu tasviri çok sevdi ve Pan tasviri şeytan tasviri ile özdeşleşiverdi.Oysa Hiristiyanlığın ilk yıllarında şeytan tasviri yoktu.Ama Avrupada halkın inandığı pagan tanrıları göze batınca sevgili masum Pan da şeytan oluverdi.Böylece de Avrupa cadı avına çıkmaya şeytan çıkarma törenleri düzenlemeye başladı.
Pan çoban kavalını sever,azgın tekeler gibi güzel nhymphaların peşine düşerdi. İnsanların hayvanların uyuduğu kızgın,ıssızyaz öğlelerinde birdenbire, beklenmedik gürültüler koparır, dört bir yana "panik" korkular saçardı.Marathon savaşı savaşı gecesi Persleri bu şekilde paniğe uğrattığı için, Atinalılar savaştan sonra tanrı Pan'a Akrapolis eteğinde bir tapınak yaptılar.Pan sözü Yunancada "bütün"anlamına geldiğinden mistikler, sonraları Pan'ı harşeyi yapabilir bir tanrı payesine çıkardılar.
Kadınlara da düşkünmüş Pan müziği ve dansı çok severmiş.Ormana yalnız giden kadınların çapkın Pan ın müziğini duyup büyüleneceklerine inanılırmış.Kadınlara hayvanlara ve doğaya kötü davranılmasına katlanamazmış."(sevdim ben bu tanrıyı).