19 Mayıs 2007

HEPSİ BENİM KURABİYESİ


Geçen akşam eve geldim. Şafak keyifsiz bir şekilde televizyonun karşısında oturuyordu.Hastalığının da etkisiyle iyice keyifsizleşti bugünlerde. Kedi gibi yanıma sokuldu. Bende onu çok özlemiştim. Biraz öpüşüp koklaştıktan sonra bön bön oturup çizgi film seyredeceğime :

“Şafak hadi gel seninle kurabiye yapalım ister misin?’’

diye sordum. Aslında bu kadar hararetli bir tepki beklemiyordum.Yerinden nasıl fırladığını görmeliydiniz.

"Tamam anne, ben sandalyeyi çekeyim”

diyerek hemen mutfağa koşturdu. Sandalye çekmek kurabiye yapımının hangi aşamasında yer alıyor diye merak edenlere ufak bir bilgi sunayım. Henüz dört buçuk yaşına doldurmamış olan küçük beyimizin mutfak tezgahına yetişebilmesi ve üzerinde çalışabilmesi bu sayede oluyor. Yani sandalye çekmek eylemin anında başlaması demek. Anlaşıldığı üzere sandalye çoktan yerine çekildiğinden üzerimi değiştirmem ve malzemeleri hazırlamam için zor sabretti.

“Hadi anne çabuk ol anne”

nidalarıyla tam anlamıyla eteğime yapıştı.O kadar heyecanlıydı ki nerden çıkardım ben bu kurabiye işini akşam akşam şeklinde aklımdan geçirmedim dersem yalan olur ve açıkçası itiraf edeyim o kurabiyeleri herhalde çöpe atarım diye düşündüm. Oysa oğluş beni yanılttı ve aslında ona büyük haksızlık ettiğimi ispatladı.Tüm malzemeleri benimle birlikte hazırladı. Hamuru da yoğuracaktı ; neyse ikna ettim de vazgeçti. Böylece kurabiyelerin yenilebilirlik oranı arttı.

O minnacık pufuduk yumuşacık elleriyle kurabiyeleri öyle büyük bir sabır ve dikkatle kalıpla kesti ki görülmeye değerdi. Bende hem yaparken hem de bu esnadaki muhabbetimizden büyük keyif aldım. Birlikte şarkılar söyledik.Hatta arada çoşup avazımız çıktığı kadar bağırıp

“there is dog in the house woof woof ”

şarkısıyla komşulara da minik bir konser verdik. Okuldaki arkadaşlarının dedikodusunu yaptık! Çok güzel ve tatlı bir akşamdı. Bundan sonra tüm kurabiyeleri artık oğlumla birlikte yapmayı düşünüyorum. Bunlar bugüne kadar yediğim en güzel kurabiyelerdi. Mutlaka oğlunuz veya kızınızla bunu deneyin. Tepsileri fırına koyduktan sonra fırının başında ayrılmadı ve

“anneee kocaman oldular bak baaak”



diyerek heyecanla başında bekledi.Burnunu fırının camına yapıştıracak diye bende korkudan onun başından ayrılamadım.Tepsiler fırından çıktıktan sonra da tepsilere elini yapıştırmasın diye defalarca uyarmak zorunda kaldım.Ürünlerimiz ılımaya başlayınca hemen tabağa koyduk ve babaannemizin yanına gittik. Büyük bir gururla eserlerini gösterdi ama tatmasına izin vermeyip ;

“bunların hepsi benim”

diye dudaklarını uzata uzata söyleyerek kararlılığını belirtip tadına bile baktırmadan kurabiyeleri aynen geri getirdik. Eve gelir gelmez de koltuğa oturdu ve büyük bir afiyetle hepsini yedi. Bende o keyfi hem fotoğrafladım hem de nefis bir tatmin duygusu yaşadım.Aman ne iyi akıl etmişimde oğlumla kurabiye yapmışım. Ooooh afiyet olsun.

Aslında gerçek adı bu kurabiyelerin BAYATLAMAYAN KURABİYE . Ama bundan sonra bizim evde adı HEPSİ BENİM KURABİYESİ olarak anılacak.Tüm ilgililere duyurulur

Eski adından da anlaşıldığı gibi zor bayatlayan bir kurabiye bu.Tabii bayatlayacak kadar evde dayanırsa. Tüm ‘’butter cookies’’ olarak anılan kurabiyeler gibi de çok lezzetli.


Malzemeler

4 bardak un
1 bardak pudra şekeri
1 paket tereyağı veya margarin
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 adet yumurta
1 paket toz şeker

Hazırlanması

Un, pudra şekeri, vanilya, kabartma tozu karıştırın.Yumuşamış margarin veya tereyağını bıçakla unlu karışımın içinde bulgur kadar küçülünceye kadar kıyın.2 adet yumurta ile hamurunuz pürüzsüz kıvama gelinceye kadar yoğurun.Dilerseniz gıda boyası ile renklendirebilirsiniz.Kurabiye hamurunu elinizle veya kalıpla şekillendirdikten sonra önce şekere bastırıp tepsiye aktarın.175’C lık fırında 15- 20 dakika pişirin.Fırını önceden ısıtmayın. Renginin koyulaşmasını beklemeyin. Tüm yağlı kurabiyeler gibi çok çabuk pişer.

Afiyet olsun
Oylum Özmen