27 Aralık 2008

ŞAFAK (DENEME)


sil bastan - sebnem ferah





Kendini çok yalnız hissettiğin oldu mu? Dostlarının, ailenin yanında. Seni sevdiklerini söyleyen ama anlamamakta dinlememekte inat eden dostların ortasında. Kanadı kırılmış ve yalnız. Kocakarı fırtınasında kalmış gibi soğuk tatsız. Dumanlı ve rüzgarlı hissettin mi hiç.


Eğer kafana takmıyor ve fazla derin düşüncelere sahip değilsen fazlaca titremiyorsa için yalnız değilsindir görünürde. Olsan da anlamazsın zaten. Anlamadığın anlayamadığın şeyler üzemez ki seni. Hele de zaten farkında değilsen bildiklerinin . Üç beş şakayla günün neşeyle dolup yatağına kıvrıldığında yetiyorsa basit anılar ve geyikli sohbetler gerçekten çok şanslısın. Hep derim cehalet ve yanında bencillik ne güzel bir tariftir bu. Dibi tutmaz. Basit günlük kaygılar yeter gününü geçirmeye ömrünü doldurmaya. Ama gerçekten paylaşmak istiyorsan kendini sevdiğinle. Gerçekten paylaşmak istiyorsan hayatı onunla ne yapman gerekiyor. Arada bir belki fark eder yangına tutulmuş gibi saldırır belki küser sonra hadi devam dersin. Yakasını silkelesen de tutup sarsanda sağır yürekler duyar mı çığlıklarını yalnızlığın?


Yeniden başlayabilecek misin? Hatta yeniden aşık olabilecek misin ona? İlk günkü gibi titretebilecek mi bildik teni yeni keşfediyormuş gibi. Deneyebilir misin? Yüreğin var mı? Olmazsa bozduğun ezber geri teper diye korkmaz mısın? Katlandığının ve aslında aşkın çoktan gömüldüğünün farkındalığına ermek de var sonuçta. Ölü mezardan çıkıp yeniden şarkılar söyletir mi acaba?


Bu mudur insanları aldatmaya yeni heyecanlar aramaya iten. Geçici hayalet bedenler, ruhlar yeter mi mutluluğa? ..

Ben sınavdan geçtim. Kurtardım yüreğimi ve benliğimi. Kelimeler dizilmiyor artık boğazımda. Karanlık aydınlığa yelken açtı. Ufukta güneşim yeniden doğuyor. Ölümü gördüm ve artık hoş geldim hayata.

Foto buradan: http://www.silverblades-suitcase.com/mojo/dark_sun_dawn.jpg

22 Aralık 2008

Arkadaş-ALINTIDIR












06-Melike
Demirağ - Arkadaş.mp3 -




Arkadaş güzeldir, önemlidir, olmazsa olmazdır.


Her an elini tutacağını bildiğindir, yeri gelir dövüştüğün, yeri gelir sarıldığındır. Sırtını dayadığın, omzunda ağladığındır…


Kocanla konuşamadığını paylaştığındır. Gönlünü açıp rahatça konuştuğundur.


Dedikodu yaptığın, kıkırdadığındır.


Aynı fikri paylaşamasan da, aynı eğitimi ve terbiyeyi almasan da, Dünya'ya aynı yerden bakmasan da kendini anlatabileceğin ve seni anlayacağına emin olduğundur.


İşte bütün bunları yaşabildiğin insandır arkadaş.


İşte o yüzden önemlidir Sevgili Arkadaşlarım :))




Özlem Yalçınkaya

18 Aralık 2008

METRODAKİ KEMANCI-ALINTI

Bu yazı aslında bana gelen bir e.posta.Benim çok ilgimi çekti:) Çünkü bana her gün vapura bindiğim iskelede tambur çalan adamı hatırlattı. Hele havanın güzel olduğu o güzelim akşamlarda uzaktan gelen sesle mest olurum. Ama ne dinlemeye ne zevk almaya hiç vaktim yoktur. Sadece hoş bir ayrıntı olarak takılıp kalır aklıma. Nedense para vermekten de utanırım. Ne olursa olsun müzik aleti çalan ve benim hiç sahip olamadığım bu yeteneğin önüne para atıp tıngırdatmaktan, vereceğim bedelin az olacağını düşündüğümden, aklımdan geçeni veremeyişimden daha bir sürü nedenden dolayı başımı çevirmeden önünden geçer giderim. Nedense sokak sanatçısını izleyen o grubun içine katılamam.

Ama şu bir gerçek ki farkındalık önemli bir kavram.Neyi neden yaptığımızın farkında olmamız hem kendimizle daha barışık olmamızı hemde birilerinin peşinde kürek çekerken durup kendimizi dinlememize neden oluyor. Görmek ve bakmak gibi bir şey. Bakmak görmek değildir.Yürüdüğün yolda kafalarımızda tilkiler dolanıp dururken neleri görebiliyoruz acaba önümüzden geçip giden.

Daha özgür ve farkında gündelere.
------------------------------------------------------------------------------------------------

Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider.

Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder..

Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider.
Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.
En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.


Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz.

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı...

Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi...


Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?

aşağıdaki adres izleyebilirsiniz

http://www.washingtonpost.com/wp-dyn/content/article/2007/04/04/AR2007040401721.html

FOTO:http://www.aaviolins.com.au/images/Scott-&-Guan-Viola-STA-850.jpg

13 Aralık 2008

PIRASALI BÖREK

5 adet yufka
1 kg pırasa
250 gr beyaz peynir
1 demet maydanoz
Tuz, karabiber
----
1 yumurta
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı su.


1- Süt, su, yumurta yağı güzelce çırpın.
2- Pırasaların beyaz kısımlarını ayıklayıp ince kıyın ve az yağda kavurun.İyice piştikten sonra ufaladığınız beyaz peyniri ince kıyılmış maydanozu tuz ve karabiberi ekleyerek soğumaya bırakın.
3- İlk yufkanızı dikdörtgen borcama kenarları dışarı çıkacak şekilde serin.
4- İkinciyi yufkayı olduğu gibi harca batırın. Tepsinize karışık şekilde serin.Üçüncü yufkaya da aynı işlemi uygulayın.Hazırladığınız pırasalı harcı yufkaların üzerine eşit şekilde yayın.Dördüncü ve beşinci yufkayı da diğer yufkalar gibi karışıma batırın ve tepsiye pırasaların üzerine dökün.
5- Dışarı taşan yufkayı tepsiye kapatın ve bir bıçakla böreği kareler halinde kesin. Kalan karışımı böreğin üzerine döküp üzerine çörek otu serpin.
6- Biraz dinlendirdikten sonra (½ saat kadar) fırına verin.Altı ve üstü iyice kızardıktan sonra fırından alın.Soğuk yada ılık servis edebilirsiniz.

01 Aralık 2008

BİTTER ÇİKOLATALI KEK

Kiss Me, Honey Honey, Kiss Me - Shirley Bassey




Birçok bayan gibi bende çikolatayı çok severim. Kokusuna ve tadına dayanamam. Bayılırım desek doğru olur. Bir reklamda dediği gibi tatlı krizine girip ufaklığın çikolatalarına yürütürüm.Evde ki çikolata tüketimin en büyük sorumlusu benimdir hatta. İşte bu kekte çikolata krizine deva olacaklardan birisi. Mis gibi çikolata aroması ve kokusuyla harika. Ben çok severek heyecanla yaptım ve zevkle tükettim. Patenti bendenize ait olan bu keki çikolata tutkunları sevecektir.


Malzemeleri


4 yumurta
1½ bardak şeker
1 bardak yoğurt
1 paket kabartma tozu
1 paket bitter çikolatalı puding
3 bardak un
1/2paket margarin (oda sıcaklığında)
½ çay bardağı sıvı yağ.



Hazırlanması

1-Kalıbınızı margarinin birkısmıyla yağlayın ve unlayın.Kalan kısmını keke ilave edeceğiz.
2-yumurta ve şekeri çırpın.
3-Pudingi ilave ederek homojenize olana kadar çırpın.Un ve kabartma tozunu ekleyin.
4-Margarini ve sıvı yağı ekleyip pişirin

-Eğer bitter çikolatalı puding kullanmıyorsanız şekerini daha az koymanız gerekebilir.



Afiyet olsun.