26 Mart 2007

BİR EVLİLİKTEN MANZARALAR



Yönetmen:Ingmar Bergman

1973 yapımı

drama

Oyuncular:Liv Ullman-Erland Josephson


Eğer yönetmen Ingmar Bergman ise onun sinema dehası konuyu işlemesi insan duygularını vurgulaması tartışılmaz.
***********

Elbette bu filmde döneminin iki büyük karakter oyuncusu filme eşlik ediyorsa yaklaşık 3 saatlik bu filmi izlerken kendi ilişkinizi gözden geçirecek ve yargılayacaksınız.
***********

Çekilmesi gerçekten cesaret işi bir film. Bir tiyatro izliyorsunuz. Tüm yetenek kamerada ve oyuncularda. Şov yok. Cinsellik erotizme dokunmuyor bile. Dar açılı ve hareketsiz kameradan sadece Johan ve Marianne' ı izliyorsunuz. Gözünüzü bulandıracak giysiler manzaralar yok. Gerçekten bir anahtar deliğinden yada kapı arasından evli bir çiftin mahrem iç dünyasına röntgencilik yapıyorsunuz.Bergman uzun diyaloglara yönelmiş bu esnada.Çiftimiz bir boks arenasında gibi karşılıklı çarpışıyorlar.
************

Bergman her zaman üzerinde durduğu Tanrısız bir dünyanın nasıl olacağı sorusunu bir yana koyuyor. Bu sefer başka bir soruya işaret ediyor. Kadın ver erkek arasındaki doğal olan zıtlığa rağmen aşkı besleyip yaşatan nedir? Bir evlilikten Manzaralar içtenlikle bu soruyu soruyor bizlere. Evli veya uzun süreli ilişkisi olan herkes içten içe farkedecektir ki evlilik tutku ve irritasyon arasında ahenkle dans eden , akıl okumaya yakın derecede ve delice bir inanç veya mahkumiyet arasında gidip gelen ve bazen karşınızdaki kişinin tamamen çözülebildiği yada tamamen yanlış da anlaşılabildiği veya görünmez hale geldiği bir yaşam. O zaman neden ve nasıl insanlar uzun yıllar birlikte olabilmekte?
************

Marianne (Liv Ullman) der ki "bazen çiftler farklı dillerde konuşmakta. Anlaşılabilmeleri için bir üçüncü dili keşfetmeleri gerekmekte".
************

Bir kadını hem arzulayıp ondan nasıl nefret edebilirsiniz. Üstelik sizi çok iyi tanırken.Tüm zayıflıklarınızı ve ihtiyaçlarınızı bilirken. Üstelik aşkı ararken eski aşkınızı özlememek mümkün mü?
************
Bir kadının doğurganlığı evliliği ve cinselliği ne kadar etkiler.
************

Yada başkalarıyla birlikte olmak isteği sadece "teoride kalan bir özlem" mi gerçekten. Tam tersine yeni aşkınızla birlikte iken uzun soluklu sıkıcı evliliğinizi özlemeniz mümkün mü? Sadece cinsellik mi çiftleri bir arada tutan?.
*************
Marianne tutkulu mükemmellik duygusunu farkedersiniz.Mükemmel bir eş mükemmel bir anne, sorumlu bir evlat ve mükemmel bir vücut düşüncesi ile bir tanrıça rolüne girerken Johan alaycı bir tutum içindedir.Marianne tatiller planlar organizasyonlar yapar çocuklarla ilgilenir. Her şey uyum içinde olmalıdır.Bir boşanma avukatı olmasına rağmen gerçekci değildir aslında.O kadar mükemmeliyetçidir ki burjuvazi evcimen mutluluk rüyasının içinde Johan a sorar "neden hem şişman hemde mutlu olamıyoruz ki".Çünkü ona göre önemli bir işi olan bir adamın eşi her zaman hoş görünümlü ve seksi olmalıdır.Oysa seksten eskisi kadar hoşlanmadığını anlarsınız filmde.
**************
Johan ise genelde dinlemektedir.İfade etmemektedir kendini.
**************

Dördüncü bölüm “Gözyaşı Vadisi” nde Johan mascular bir tavır içinde.Umursamaz bir maske takmış ve kendini anlatmaya çalışan Marianne’ı dinlemez iken öte yandan onu çok arzulamaktadır. Oysa yeni sevgilisini terketmek gibi bir niyeti de yoktur. Hatta uzaklara gitmek üzeredir. Marianne’s ise bu tutkudan korkmakta hatta reddetmekte ama genede Johan’la sadece uyumak istemektedir.Onun bu sıradan "erkeksi tavrı" cinsel olarak çekmemektedir Marianne'ı.Ancak kadının güven ihtiyacını kamçılamaktadır. Güven duygusunun ve huzurun yerine konmaya çalışılmasıdır bu aslında her ikisi için . Ya da aşkı ifade ediş. Sadece cinsiyetleri arasında var olan doğal farklılık bunu farklı şekilde göstermektedir.
***************

Bu öyle bir ihtiyaç haline gelirki bir sonraki bölümde boşanmak üzere olan çiftin arasındaki teknik uzaklık kendini hissettirirken öte yandan tutku, hınç, nefret, ihtiyaç duyma bir anda patlama gibi yaşanır çiftin arasında.Bir tango yu hatırlattı bana.Sert haşin tutkulu.Alabildiğince kadın ve erkek.Birbirlerine gerçekten öfkeyi ve nefreti gösterirler daha önce birbirlerine hiç bağırmamışlar mıydı yoksa.Bu sahnede gerçekten boşanır çift.
****************
Oysa bu sadece yeni bir başlangıçtır. Aşkı yeniden keşfedişin birbirlerini yeniden keşfedişin ve farklı bir hayata atılan yeni adımı.
*****************

Liv Ulman herşeye rağmen müthiş oyunculuğunun yanısıra parıldayan güzelliği ile sahnede yer alırken Erland Johannson ile birlikte birbirlerini müthiş tamamlıyorlar.Mutlaka arşivlerde yer alması gereken baş tacı bir film.

melek


HOŞÇAKAL GÜZEL GÖZLÜ MELEK
HUZUR YOLDAŞIN OLSUN
RAHAT UYU ARKADAŞIM



Ve bir gün insan da ölür

Çimen gibi yaprak gibi

sarsılır yeryüzü yerinden

Devrilen koca ağaçtır sanki

Durur atışları yorgun kalbimizin

El, ayak kesilir

Göz ölür, dudak ölür, kan ölür

Susar ta içimizde

Yıllardır çalan çalgı

Bütün teller ses vermez olur

Acılar diner

Ve bir gün biter bu çirkin oyun

Perde iner...

Ümit Yaşar Oğuzcan