15 Haziran 2007

Ölüm




Ölümü gördüm feri gitmiş, umudu tükenmiş yeşil gözlerinde. Elimi tuttu sıkıca. Hatırladı beni:

”Allah razı olsun senden yavrum. Çok vefalı çıktın sen.”

Bende seni unutmayacağım.

Yalnızlık ne zor. Hem yalnız hem de yaşlı olmak daha da zor. Bakanın gelip gidenin de olsa. Zaten hepimiz yalnız değil miyiz?

Gençlik fotoğrafına takıldı gözlerim sonra. Çatlak duvarda açılan zaman tünelinin uzaktan seyredilen soluk silüeti gibi titreşti bir an. “Ben de aşık oldum. Sevildim de üstelik. Kahkahalar attım. Çocuklarımı emzirdim şimdi pörsümüş olan göğüslerimde- ve bir erkeğin şehvetli dokunuşlarını tattım. Ben de gençtim tıpkı senin gibi” dedi gözlerimin içine bakarak ve acılı çığlıklar attı.

Bu kadar zor ve uzun olmak zorunda mı ölüm?

Tırpanı ile bir ayağından çekiştirirken Azrail tırnaklarınla tutunursun hayata. İçlerinde et ve deri parçaları. Güzel geçmiş uzun bir hayat umurunda değildir o anda. Yalvarırsın:

Bir gün. Bir güncük daha n’olur?
Oylum