31 Ocak 2008

BEN BİR KURDUM

Evet yanlış okumadınız ben bir kurdum. Ben bir kitap kurduyum. Öyle böyle değil. Sadece işime yarayacak kitapları seçip onları okumam. Roman, araştırma, öykü, biyografi ilgimi çeken ne olursa dalarım cumburlop kitabın içine ki daha benim kadar çok kitap okuyan kişi olarak annem ve babamdan sonra sevgili can dostum Yosun’u gördüm. Hayır efendim sinirlenmeyin. Eski dostlarımın bağırsaklarının dönüşünü ve neler okuduklarını biliyorum. Çoğu iyi kitap okur, ama hiç biri kitap kurdu değildir. Alınmak falan yok. Kitap okumak iptiladır müptelalara selam. İşte o kadar. Hayır duydum seni ben üniversite kitap okurken senin dediklerini hatırlıyorum. Hehehehehe ne kadar burunları büyük olsa da bana bulaşamazlar. Ağızlarının payını alacaklarını iyi bilirler.

************************************************************************************
Elbette bu alışkanlığı kazanmama en çok ebeveynlerim yardımcı oldu. Benimkiler gibi bir anne babanız varsa ve çarşıda yapılan en tatlı alışverişi kitapçıları dolaşmak olarak görüyorlarsa , hafta sonları elleri kitap paketleri dolu o mis gibi yeni kitap kokusu ile dönüyorlarsa eve benimki gibi bir bağımlılığınızın olması çok zor değil.

************************************************************************************
Ama itiraf ediyorum arkadaşlar ilkokulda okumayı en son söken çocuk bendim. Çooook tembeldim ben. Sınıfta okumayı beceremeyince utancımdan ne yapacağı şaşırıp, anneannemin kucağında otobüs ile yol alırken yoldaki tabelaları bile okudum. Gazetelerdeki her yazıyı okudum. Okumayı böyle söktüm. Ne bulduysam okumaya çalışarak.Amma ve lakin bizimkilerin bir alışkanlığı daha var ki onu da büyük bir şekilde devralmış bulunuyorum. Ben çizgi romanlara bayılırım. Hiç acımam çizgi romana verdiğim paraya. Hatta özel olarak zevklendiğim zamanlar okuma planı yaparım. Mümkünse evde yalnız olmayı tercih ederim. Tertemiz mis gibi kokan çarşaflara temiz geceliğimle uzanır mevsimine göre yanıma kocaman bir kase can erik veya mis kokulu Amasya elmalarını zulalayıp resimli roman okuma ayinine katılırım. Sevdiğim kitabı birkaç defa okumaktan sıkılmadığım gibi resimli romanları da defalarca okur kutsal kitap gibi hatmederim.
************************************************************************************
Evettt neler okurum ben. Herkesin bildiği ve kısmen okuduğunu düşündüğüm Asterix, Red Kit, Tenten, Spiru ve Fantasio yu çok da çok sevmeme rağmen pas geçiyorum. En kaba akıllı çizgi roman düşmanları bile onları kült olarak görüp sınıflandırma dışına koyarlar zaten. Ben, siyah beyaz gerçek çizgi romanlardan bahsediyorum…

************************************************************************************
Nedir bunlar???? İşte buyurun aşağıdakiler:



KIZILMASKE




Ormanda on kaplan gücündedir. Vurduğu yerden şimşek çakar hemde kuru kafa şeklinde yüzüğünün izi kalır. Aynı zamanda kuru kafa şeklinde bir mağarada yaşayan bu zat. ne içer ne yer bilmem ama gizli bir sahilde etle tanıştırılmamış nefesi çilek kokan kaplanlarla yüzmeye gider. Hep kırmızı bir kostüm giyer. Sonlara doğru ikiz çocukları olup evlenen barklanan kahramanlardandır. Babam tanıştırmış olup ilkokul birinci sınıfta okumayı sökmememin gerçek yardımcılarından biridir. Her Cuma gününü iple çeker 25 kuruşa aldığım fasikülleri zevkle, özenle biriktirirdim. Sonraki yıllarda yüzüne bakmadım ama vefalıyımdır ben Ölümsüz Ruh Fantom’u hiç unutmadım.


KORKU ve VAMPİRELLA




Ne güzel, ne muhteşem dergilerdi onlar. Annem biriktirirdi. Resimlerinin güzelliğinin yanı sıra fantezi dolu öyküleri vampirler, kurt adamlar ve zombinin korkunç ve üzücü öyküsü daha neler neler. Bir arkadaşıma verdikten sonra asla geriye gelmedi. Şimdi eski kitapçılardan fahiş fiyattan bulmaya çalışıyorum ki bizde tüm sayıları vardı.Bence yayımlanmış en iyi çizgi romanlardandır.Birden fazla öykü yazarı ve çizeri vardı. Hepsi de çok başarılıydı.



MİSTER NO



Amazon ormanlarının yakışıklı pilotu. Uçağını turistlere kiralayarak ve geziler düzenleyerek hayatını kazansa da birbirinden ilginç maceralar yaşamaktan da geri kalmaz. Hala daha alır okurum. 2, dünya savaşı gazisi beyimiz evlenmek istediği kız öldükten sonra hayatında kalıcı bir bayan olmayan şakakları beyazlamış yakışıklı bir şahsiyettir. Amerika’lıdır ama SS adında ikinci dünya savaşı eskisi bir Alman arkadaşı vardır. Bizimkilerden sanırım babamın tercihiydi. Martin Mystere maceralarından birinde Amazonlara gidiyor ve eski dostumuzun uçağıyla yolculuk yapıyordu. Böylece Bonelli comics sayesinde eski dostumuzun 50-60 yaşlarındaki haliyle tanışma imkanıda bulduk.


ZAGOR







İşte bir klasik daha.Zagor Tenay. Darkwood un efendisi ve Kızılderililerin dostu olan baltalı ilah bataklık gibi bir yerde kapısız bir külübede yaşardı. Yoldaşı ise gerçek ismi upuzun olan ama kısaca Çiko diye çağrılan tombiş boğazına düşkün meksikalıydı. Ama çok fantastik maceraları vardır.Vampirler,uzaylılar,maitre carrefour’la karşılaşmalar, Edgar Alan Poe ile macera yaşamalar falan. Gambit adında kumarbaz bir sevgilisi vardı. Ahhyaakkkk diye acayip bir çığlık atar yürümektense ağaçların arasında hoplaya zıplaya yol almayı tercih eder, tabanca yerine taş bir balta kullanırdı. O taş baltayla vurunca sanki insanların kafası parçalanmıyordu. Bu da annemin sevdiklerindendi.

MANDRAKE



Sihirbaz olan Mandrake kötü kardeşi Derek ve sekiz çetesi ile uğraşır ,Xanadu adında acayip ve ulaşılması zor bir yerde yaşar ,devamlı silindir şapka, smokin ve pelerinle gezerdi. Yanında Abdullah adında izbandut gibi bir dudağı yerde bir dudağı gökte kaplan postu giyen çıplak ayaklı bir zenci vardı. Sevgilisinin adı Narda idi ve bir macerasında galaksiler arası yapılan bir güzellik yarışmasında evrenin güzellik kraliçesi seçilmişti.(breh breh) . Eliyle bir işret yapar milleti anında hipnotize ederdi. Çocukken okuyup sonradan yüzüne bakmadıklarımdan.


GORDON






Hayal meyal hatırladıklarımdan sarışın uzay adamı.Uzayda Ming le falan dövüşürdü.Sanırım çocukken yayınlanması bittiğinden hep eski fasiküllerini okumuşumdur.


CONAN



Bu testeron deposu iri yarı kimmeryalı barbarı sadece maço ve yeni ergen sivilceli oğlanlar okumuyordu. Bende okudum. Her ne kadar arka sayfadaki hayranlarını görünce gülsemde vazgeçmedim. Kimmeryalı kahramanımız her biri birbirinden fantastik maceradan maceraya koşup bal arısı gibi çiçekten çiçeğe konup sonunda kral olmuş ve Zenobia ile evlenmiştir. Her baba gibi çocukları ile sıkıntıları vardır. Ne işe yaradığı belli olmayan Crom adında kendi başının çaresine bakmayı bilenlerin tanrısına tapar.


KEN PARKER (yada nam-ı diğer Alaska)



İlk sayısından itibaren biriktirdiklerimden. Sıradan bir kahramandır Ken Parker. Çok eski bir tüfek kullanan bir avcı. Dayak yer, tuvalete gider. Her bölümü güzel senaryolanmış bir film gibidir. Sıradan ama ahlaki duyguları üstün dürüst bir adamdır. Robert Redford a benzer bu arada.Her şeyi ile normaldir. Ne çok çapkın ne de rahiptir. Kızılderili karısı bir saldırıda ölünce oğlunu Washington da bir arkadaşının yanına bırakıp kendini maceralara salmıştır. Hala yayımlanıyor. Nefistir.

DAMPYR




Yeni nesil çizgi romanlardan. Çok hoşuma gidiyor. Üstelik baş kahramanı Ralph Fiennes’e benziyor. Bir vampirle bir kadının çocuğu. Kanı vampirler için bir zehir.Hayatını gecenin efendilerini avlamakla geçiriyor.Zor yaşlanıyor çabuk iyileşiyor ve vampirlerin o müthiş cazibesini taşıdığından genç kızlar ona bayılıyor.Onunda kadınlara zaafı var zaten.İki dişi gecenin efendisinin yaşamasına izin verdi. Okuması çok eğlenceli. Sanırım Orta Avrupalı. Bosna taraflarında tanıştığı eski bir asker ve vampir bayanla arkadaşlık yaparak maceralar yaşar. Genelde Avrupa da geçiyor öyküleri. Yerel folklorik öyküleri senaryolaştırıp çizgi severlere sunuyorlar.

ATLANTİS (MARTİN MYSTERE)



Bu da ilk çıktığı andan itibaren biriktirdiklerimdendir. X bilinmeyen vari maceralar yaşayan sarışın Amerikalı. Sevgilisi Diana ve arkadaşı Neanderthal adamı Java’dır. Jojo isimli çocuk kanalında gençlik yıllarını anlatan çizgi filmi bile var.


DYLAN DOG



Bu da fantastik çizgi romanlardan.Martin Mystere ile birkaç tane macerası bile var.Canavarlar hayaletler le falan uğraşıyor ama dostumuz İngiliz.Max Groucho ya benzeyen buz gibi espiriler yapan bir yardımcısı var.Arada sırada kapı açmaktan ve dostumuza tabanca fırlatmaktan başka bir işe yaradığını görmedim.Bir de sevgili genç ve yakışıklı kabuslar dedektifimizin müşterilerini soğuk espirileri ile sersemletip şaşkınlaşmalarına yol açıyor.

DEDEKTİF JULİA




Polisiye severlerin mutlaka okuması gerekiyor. Ayni zamanda üniversitede kriminoloji dersi veren ve polise bu arada yardımcı olan güzelimiz narin ama bir o kadar da sert. Güzel bir iran kedisi , devamlı bozulan antika bir bentley'i, azıcık deli , çok konuşan bir yardımcısı vardır. Artık bulamıyorum ama çok sevdiklerimdendir.
*************************************************************************************

Yanii arkadaşlar kurtulmak istediğiniz kalabalık yapan çizgi romanlarınızı bana doğru yollarsanız çok sevinirim efendim.


Bugünlük bu kadar sevgiler saygılar.


Oylum Özmen

28 Ocak 2008

Bu sabah kapkara bir sabaha uyandık. Oysa dün hava pırıl pırıldı.Biraz serin olsa da Güneşin altında keyiflenilecek ve yürüyüş yapılacak kadar neşeli bir gündü.Oğlum eşim ve ödünç köpeğimiz Tarçın ile uzun bir sahil yürüyüşüne çıktık bizde bir çok hem şehrim gibi. Bu gün ise tam tersi. Ben de bir çoğu gibi yataktan kalkmakta ve uyanmakta çok zorlandım. Kafaya yorganı çekip horul horul uyuyarak yada tv karşısında battaniye altında sıcak kakaolu süt içirilerek geçilecek günlerden.

Aslında yağmuru çok severim.Yağmurun kendine has kokusunu.Melankolik havasını.Yağmur altında yürüyüp hayal kurmayı.Ama bunların hiç birini yapmak mümkün değil.Gök yüzünü bile görmeyen kapalı bir odada oturuyorsanız , yağmurun yağması yada güneşin açması çok ilgilendirmese de sizi insan ister istemez hava bu kadar kapalı olunca genelde depressif bir halde iç karartıcı müzikler dinleyip eski olayların muhasebesini yapmaya başlıyor.Bu nedenle de bugünün yağmurlu olmasının tek avantajı benim için yeni aldığım çizmeleri deneme fırsatını yakalamış olmak.

Tatminsiz bir insan soyu örneği olarak aslında şükretmeliyim.Geçen sene kopan kuraklık gürültüsünden sonra böyle bol yağmurlu bir kışı hepimiz özlemiştik. Ama işin özünde mutsuz olmak melankoliye kapılmak var.Çok önemli faydalı ve insanı yaratıcılığa iten bir ruh halide olsa haftanın ilk gününün daha aydınlık ve güneşli olmasını dilerdim itiraf etmek gerekirse.

Neyse sıradaki kek tarifimiz Özlem den geliyor.(Ding dong pling.)Hepinize afiyet olsun.
Oylum

SPİDERMAN KEKİ




Malzemeler

1-2 yumurta
2-1 bardaktan bir parmak az toz şeker
3-1/2 paket erimiş ve ılıtılmış margarim
4-1 bardak nişasta
5-1 bardak un
6- kabartma tozu
7-Vanilya

***
Kreması için

1-1/2 paket çiğ krema
2-2 adet kare bitter çikolata




Hazırlanması

1-Kekinizi hazırlayın ve pişirin.
2- Çapı çok büyük olmayan ama mümkünse yuvarlak herhangi bir malzemeyle (10 numara örgü şişi de olabilir :) kekik üzerinde örümcek ağı şekli oluşturacak şekilde delikler açın.Delikler kekin içine kadar gitsin.
3- İki adet kare bitter çikolatayı mikrodalgada yada benmari usulü ile yumuşatın. Çikolatayı küçük bir teflon da yarım paket krema ile ocakta şöyle bir çevirerek karıştırın.
4- Sonra da açtığınız deliklere bu güzel sosu doldurun.
5-Artan sosu deliklerin üzerinde ağ şekli oluşturacak şekilde sıkın.

6-Biraz beklettikten sonra servis yapın.

Afiyetler
Özlem Yalçınkaya

14 Ocak 2008

KREM KARAMEL




Ben krem karameli çok severim. Ama lokantalarda iyi çırpılmadan pişirilmiş topaklanmış ve yumurta kokan krem karamellerle karşılaşmaktan da nefret ediyorum.Bu nedenle en çok kendi yaptığım krem karameli seviyorum.Tabii çok fazla yumurta içerdiğinden kolestrole dikkat etmek lazım. Onun için çok sık yapmasam da genelde tercih ettiğim primalarımdandır.Benim krem karamel kaplarım biraz küçük onun için bu tarifle genelde 18-20 kap hazırlıyorum.

2 Bardak şeker
8 adet yunurta
1 paket vanilya
1 limon kabuğu (istenirse)
1 lt süt.

Önce karameli hazırlayın. 1 su bardağı şekeri kalın dipli bir sahanda erimeye bırakın. İçine ½ fincan su ve 1-2 damla şeker ilave ederseniz karamelleştirme sırasında daha rahat edersiniz. Karameli devamlı karıştırın. Şeker köpürdükten sonra aniden rengi döner. Bu aşamada karıştırmayı kesmeyin.Şeker yanmadan altın rengini alınca sıcakken hazırladığınız karameli çelik kaplarınıza paylaştırın.



Kalan 1 bardak şekeri 8 adet yumurta ve 1 paket vanilya ile çırpın. Üzerine 1 litre sütü ve limon kabuğu rendesini ekleyerek çırpmaya devam edin. Bu aşamada sıvı biraz köpürebilir. Biraz beklerseniz köpüğü geçecektir.

Hazırladığınız kremi daha önce karamel koyduğunuz kaplara paylaştırın. Kaplarınızı daha geniş bir tepsiye yerleştirin ve kapların en az yarısına kadar tepsiye su doldurun. Kızgın fırında üzerleri kızarana kadar pişirin. Buzdolabında iyice soğuttuktan sonra kabın etrafından bıçakla geçip servis tabağına ters çevirerek ikram edin.

Not: Arkadaşlar ben fotograf makinası yönünden çok şanssızım.İlk önce iş yerimden çaldılar.Sonra yeni makinamın usb kablosunu kaybettim.Aynen cep telefonumda olduğu gibi.Bu nedenle krem karamel resmini google görsellerinden buldum.Amaç sadece resim koymak burda.

AFİYET OLSUN
Oylum Özmen

KUZU ETLİ ARAPSAÇI

Ben arapsaçının misss gibi anason kokusunu çok severim. Bu yemeği de anneannemden öğrendim. Henüz onun kadar güzel yapamıyorum ama az kaldı .

Yarım kilodan yaptım yemeğimi. Güzelce temizledikten sonra her yaprağı ikiye keserek yapmayı tercih ediyorum. Yani çok ufaltmadan.

Düdükle tencereme kuzu etini (250-300 gr kadar ) koyup suyunu salıp çekene kadar çevirdim. Kimi bu yemekte kemikli et tercih eder, kimi kemiksiz. Benim tercihim resimdeki gibi kemiksizden yana.

Sonra çok az miktarda sıcak su ilave edip biraz köpürmesini sağladım. Zeytinyağı ilave edip biraz da öyle çevirdim. Sonra temizlenmiş arapsaçını düdüklüye ilave ettim. Biraz sönmesini bekleyip tuzunu ve sıcak suyu (üzerini örtecek kadar) ilave edip düdüklüyü kapattım. Düdüğü ötene kadar geçen süre ve düdük indikten sonra da yaklaşık 20 dk. ocakta tutup düdüklüyü kapattım.

İki limonun suyuna o suyu ağırlaştıracak kadar un koyup terbiyeyi hazırladım. Düdüklünün kapağını açtıktan sonra terbiyeyi ilave edince resimlerdeki miss gibi arapsaçı yemeğim hazırdı.

Afiyetler
Özlem yalçınkaya

08 Ocak 2008

ÜÇ RENKLİ PATATES SALATASI





Gösterişi harika, her sofraya yakışan ve malzemesi kolay bir patates salatası.Üstelik çok da lezzetli.


Dilediğiniz kadar patatesi haşlayıp, güzelce ezdikten sonra tuz, yağ ve limon ile tatlandıracağız.

Sonra soslanmış ezilmiş patatesleri üçe ayırın. Bir kısmını rendelenmiş havuç, bir kısmını taze soğan ve maydonoz ve bir kısmını da pancar rendesi ile karıştırın.

Gönlümüz nasıl sıralamak istiyorsa üst üste koyup uygun cam bir kapta veya bir kek kalıbında mümkünse bir gece bekleterek ters çevirerek servise sunacağız.

Afiyetler


Özlem Yalçınkaya




07 Ocak 2008

mutlu yıllar


Biraz geç oldu farkındayım. Neyse geç olsunda güç olmasın demişler he he. Tamam ,itiraf ediyorum tembellik yaptım. Alla alla senenin ilk haftasında biraz yayıldım işte.Hatta tembellik işini biraz uzun zamana yayabilmek için yeni bir yazar bile ayarladım.Yakında kendisi bizlerle birlikte olacak.Ama arkadaş sanırım benden beter çıktı nerdeyse bir aydır bana foto ve tarif yollayacak.Duydun mu arkadaşım seni şikayet ettim işte :) Bir blogda bir tane bezgin ve yorgun yeterli abartmaya gerek yok demi. Acemiler çok çalışmalı.

En son mutluluk mutfakta gizlidir’in düzenlediği etkinlikte bana hediyem Yeşimli Tarifler’den geldi. Mikser şeklinde seramikten nefis bir mumluk veya kokudanlık olarak kullanılabilecek çok şık bir biblo. Yanında vanilya kokulu mumu ile birlikte. İnan Yeşim senin yaptığın nefis yemeklerden daha çok hoşuma gitti bu hediye. Üstelik taaa nerelerden tek parça halinde gelmeyi başardı. Mutlu yıllar ve en orijinal tariflerin blogunda olduğu dünya çapında bir şef olmanı diliyorum.(yaaa ben böyle arzu ettim dilek tutarken sınırlamalar mı olacak? yok kardeşim.)

Vee Burçak hanım.Müthiş organizatör.Yalnız bilmem farkında mısın bu iş sana biraz pahalıya patlayacak.Çünküüü devamını bekliyoruz.Gelecek etkinlik ne olacak? Ne yapacaksın?Çok iyi oldu bu seri arkadaş. Bu arada bir sır vereyim sana gene kedi krizim tuttu. Kedi istiyorum arkadaşlar.



Tekrar ve kocaman bir MUTLU YILLLAAAAARRRRRR.

03 Ocak 2008

TAVUKLU VE ZEYTİNLİ PİZZA



En sevdiğim pizza tavuklu pizza. Değişik yerlerin değişik tavuklu pizzalarını deneyip en iyisine karar vermiş durumdayım.

Ama kendim yapabilir miyim diye düşünüp bir şeyler ortaya çıkardım..

Hamurunu su, un, tuz ve instant toz maya ile hazırlayıp kabarttıktan sonra yağlanmış tepsiye güzelce serdim…

Tabii serili hamuru da güzelce yağladım..

Üzerine sulandırılmış ama yoğun salça, kekik, karabiber, tuz ve nane karışımını bolca sürdüm.

Haşladığım tavuk göğsünü iri iri gelişi güzel karelere böldüm. Siyah zeytinleri tek tek üşenmeyip çekirdeklerini çıkardım ve ikiye böldüm.

Tabii üstüne kaşar peyniri .. Ben çok karışık lezzetleri sevmem. O yüzden yeterli geldi…

Ama bir daha yaptığımda mutlaka ince ve uzun doğranmış kırmızı biber ve mısır taneleri koyacağım.

Afiyetler
Özlem Yalçınkaya