15 Mayıs 2007

13.05.2007//Acemi Gazeteci İş başında














Cuma günü Kordon da buluştuk üniversiteden arkadaşlarımızla .Hepimiz birbirimizin içini dışını biliyoruz.Pazar günü yapılacak olan mitinge katılanacak mı sorusunun ardından ve biraz sertleşen bir siyasi tartışmadan sonra yapmayın arkadaşlar geyiğe devam dedik. Topçuda güzel bir çorba ve incir tatlısıyla bitirdik geceyi. Nefis hava, portakal ve ıhlamur çiçeklerinin kokusu başımızı döndürüyordu. (Biralardan ve yediğimiz kazıktan da dönüyordu biraz da başımız olsun çok keyifliydik. )
***

Pazar günü de mitingdeydim.Erkenden gittim.Deniz kıyısına kuruldum.Denizden gelecek olan tekneleri bekliyordum.
***
Gazeteciliğe merak sardım bu yaşta ki, eyvahlar olsun çaylak gazeteci fotoğraf makinasını evde unutmuş. Bu nedenle gazetelerden derledim fotoğrafları. Cep telefonları ile çekilenler pek bir başarısızdı çünkü. Ama bu arada gördüklerimi de mümkün olduğunca yorumlamadan yazacağım.
***
Saat onda meydan doldu içime fenalıklar basmaya güneş tepemde boza pişirmeye başladı. Ama ilk pankartı gördüğümde kahkayı bastım

***

“Shake it up şekerim”

Ardından bir tane daha

“ babamı aldım geldim..anladın sen onu”

yanda üniversiteliler bir çocuk oyunu oynuyordu:

“Tayyip pabucu yarım al ananı da oynayalım.”

Öte yanda ise bir teyze baktım ellerini açmış dua ediyor. Ne yapıyor diye merak ettim. Edalı bir şekilde göz kırparak

“ruhuna fatiha okudum dedi”

Herkes gülüyordu. Yorulanların elinden omuzdaşı çocuğunu alıyor. Kumrular ve midyeler lüpleniyordu. Sonra denize dökelim denize dökelim diye bağırdılar. Arkalardan biri itiraz etti :

“olmazz biz çevreciyiz deniz kirlenir”
****
Dikkat çeken diğer pankartlarda şunlardı :

Gavur mu demiştiniz? Hamdolsun Müslümanız.

Tanıştırayım Tayyip Bey burası gavur İzmir

Başbakanlık yan gelip satma yeri değildir

Filmin adı: Ampul patladı. Oyuncular: R.T.E, A.G, B.A

Kubilay: Laiklik=Gavur İzmir

Sen benim kardeşime kelle diyemezsin R.T.E

Aradığınız Başbakan geçici olarak servis dışıdır. 21 Temmuz’da tekrar deneyin.

Gavur İzmir değil gavurun denize döküldüğü İzmir

Tayyip baktın mı kaç kişiyiz saydın mı

Türkiye’yi sattığın için/demokrasiyi kullandığın için/geleceğimizi kararttığın için/ inancı yozlaştırdığın için/ seni Allah’a havale ediyorum

Anamı evde bıraktım babamla geldim. Eeee... Şimdi ne olacak? Anladın sen onu :)
***

Tekneler kız gibi süslenmişti. Delikanlılar ve genç kızlar çoşkuyla gaza gelmiş hem slogan atıyor hem de yaramazlık yapıyorlardı.Miting değilde sanki bahar festivali falan vardı. Çatılarda ki keskin nişancılar işin ciddi olduğunu unutturmuyordu tabii. Ama gene de kamerayla çekim yapan polislere ellerini burnuna koyarak nanik yapanlarda az değildi.
***
Kaç kişiydi bilemem.Bence çok kalabalıktı.Bir kıstas olacaksa eğer eşim hafta sonları hınca hınç kalabalık olan Turkuaz ve Agora'da ise bir kişinin bile bulunmadığını nerdeyse bütün İzmir'in mitingde olduğunu söyledi.
***

Evet aslında İzmir’in çok kesin bir siyasi duruşu yoktur. Dalgacıdır. Cem Uzan a da oy verirken al sana yapmış ve hemde "ay niye vermiyeyim ayol hem genç hem yakışıklı daha ne olsun" demiştir Ayşe hanım teyze çapkınca (bu gerçek).
***

Tanıdığım ne kadar yerli ailesi varsa İzmir’in eee ne var bunda yalan değilde biz bununla hep gurur duyduk zaten dedi. İzmir’ i İzmir yapan biraz da budur zaten.
***

Diğer yorumlardan bazıları okumak için burayı ve burayı bir zahmet burayı da tıklayın.
****

İzmir bir prensestir" diye yazmış Victor Hugo...Öyledir. Hâlâ öyledir. O yüzden aklı bir karış havada tatlı tatlı uçmaktadır İzmir; siyaset hep biraz aşağıda kalır. Şair :
"İzmir'in denizi kız, kızı deniz
Sokakları hem kız
hem deniz kokar"
demiş ya, İzmirlilerin burnu hassastır o yüzden; siyasetin kötü kokularıyla hayatın güzel kokularını ayırt etmeyi bilir. Ve on yıllardır siyasal iktidarlardan ciddi destek görememesine karşın hâlâ "Ege'nin incisi"dir.
Ya İzmirli? O da her sıkıntıda istiridye gibi içine kapanıp karanlığa gömülmeye yatkın bir toplumun içinde inci gibi parıldar. Kavgacı değil dalgacıdır İzmir... Ortalık her gün ciddi
çatışma-bölünme kıvılcımlarının ateşini söndürmeye çalışırken o hâlâ "35 mi 35 buçuk mu?"ya takılmış gönlünü eylemektedir.
Terbiyesiz değil ama yaramazdır İzmir. Heyecanı ve heyecan yaratmayı sever; o yüzden Cem Uzan'ın Genç Parti'sine ülke barajının çok üstünde oy vermiştir. Korkak değil keyifçidir İzmir. O yüzden ne İstanbul'un gündelik hayat şiddetine ne de Ankara'nın bürokratik direktiflerine geçit verir.
Kim demiş İzmir gavurdur diye? Ömrü upuzun ve alabildigine renkli bir şehirdir. Neden bozkır kasabaları gibi tek bir hikâyesi olsun! Hatta bu renkli yelpazede neden İzmirli İsmail Hakkı'dan Kestane Pazarı'na kadar onca şey unutulsun! Hayır, İzmir gavur değildir ama 72 milletle dosttur.
Ben de biraz uzaktan, biraz yakından gözleye gözleye anladım ki İzmir'in özel ve güzel özelliklerine bakarak onu "solun kalesi" olarak değerlendirip yan gelip yatan sosyal demokratlar da, yakışıksız yakıştırmalara gönderme yaparak oy isteyen muhafazakârlar da şu konuda yanılıyor. Bu şehirden aslında her partiye oy ve iktidar çıkar. Ama içinde sevinç barındırmayan sevgilere; dostluk kisvesi altında hesapçı alışverişlere "iş" çıkmaz...
Şimdi İstanbul Mecidiyeköy'de oturmuş, soğuk, puslu bir İstanbul öğle sonrasında bunları yazıyorum. Önümdeki ekrana Başbakan'ın dünkü gafı üzerine İzmir'deki diğer partilerin
temsilcilerinin tepki konuşmaları düşüyor sürekli...Onların lafları da nasıl cafcaflı! Hepsi fırsat bu fırsat "malı götürme" hevesiyle öyle tepkisel laflar ediyorlar ki, her biri ayrı ayrı gaf sayılabilir.
Halbuki kulağıma uzaktan uzağa Kordon'dan bir kahkaha geliveriyor sanki! Karşıyaka iskelesinin oralarda biri, içine limon sıktığı midye dolmasını bir çırpıda ağzına attıktan sonra bıyıkaltı gülümsüyor. Bornova'da üniversiteye yakın bir kahvenin garsonu bir yandan televizyondaki haberlere bakıyor bir yandan da yamuk duran sandalyeleri gacırdatarak düzeltiyor. Hepsinin de içinden tek bir laf geçiyor, eminim:
"Atma be Recep, din kardeşiyiz!"
Haşmet Babaoğlu - Vatan gazetesi -