27 Nisan 2010

Hızır ve İlyas=HIDRELLEZ (hıdır , hızır benim yapacagım budur)






Doyasıya aşk, ev, araba ,yazlık, yat, kat,  çantalar, bebişler, evlilik ,para, en son çıkan parfümler,ayakkabılar, fitness  ne dilerseniz hızır görsün duysun inşallah:)
*****
Malum Hıdrellez yaklaşıyor, cok isimiz var...Gul agacı bulunacak , altına dilekler konacak ,dalına kırmızı kurdelerle paralar asılacak  ertesi gun o dilekler gidilip denize atılacak filan filann.. .Zaten yoğun ve de yorgunuz aman atlanacak dilek olmasın diyee, size yılın dev hizmetini sunmak isterim

Yukarıda hazırladığım istekleri cd ye çekin (umarım Hızır Peygamber teknolojiye uyum göstermiştir.) ve gul agacına asın. Begenmediklerinizi silebilir gonlunuzden gecen baska resimler varsa ekleyebilirsiniz. . Ehh ne diyelim herkesin gonlundeki elinde olsun.. (aminn ve yaz yarabbim)
Ayrıca o gün  ; mumkunse yeni bir parca giysi giymeyi , bol bol yemek yapıp evdeki herkesin yemesini saglamayı "Agiz tadi bozulmasin" dilegiyle tatli,"bütün yil boyunca sevenlerin sarilmasi" dilegiyle sarma, "ambarlarin dolmasi" dilegi ile de dolma yapmayı unutmayın:) "S" harfiyle baslayan yiyeceklerin bolluk ve bereket getirecegine inanilir. Süt, sogan, sarimsak, salep, sarma, simit, sütlaç, sakıızlı muhallebi olmak üzere en az yedi çesit yiyecek eksik edilmez. Yesil sebzelerden de kirk çesit toplanip yendiginde sifa getirecegine inanilir (nerden bulacaksak kırk çeşidi) Yesil sebze ve bitkilerin yenilmesi tabiatin yeniden canlanisiyla paralellik göstermektedir. Geçenlerde bir arkadaş anlattı hatta onlar Tekirdag da 40 cesit yaprak toplarlarmıs. .Seneye ksmetse:) Ama düşünüyorumda vallahide billahide kırk çeşit yaprağı bulamam gibi geliyor şu bizim ikametgah civarında.
Şimdiii neler yapacaksınız bakalım hıdrellezde tekrar üzerinden geçelim.Bir kere mümkünse illaki piknik yapıp salıncakda sallanılacak.Bunu saymıyorum.

Bereket - Bolluk isteyenlere ;

- Evdeki yiyecek çuvallarinin agzi açilir. (Cuval eskilerdendi siz tupperwarelerinizin veya kiler dolaplarınızın kavanozların ağzını açın)
- Evlere yesil dallar asilir.

- Kapi, pencere, yiyecek kaplarinin agzi açik birakilir. Bunu da gece degil gunduz yapın bence ki milli hırsızlık gunu ilan edilmesin. Ya da olmadı cüzdanın ağzını açık bırakın balkona koyun. İçini boşaltmayı unutmayın önceden. Hem belki hızır acır, hemde olan sadece cüzdana olur.Ağlamazınız gitti kredi kartlarım diye.

Sifa - Saglik isteyene ;

- Çocuk sahibi olmak isteyenler gül dalina bez besik yapip içine oyuncak bebek birakirlar.

- 5 Mayis gecesinin en yaygin uygulamalarindan birisi de atesin üzerinden atlamadir. Atesten atlama yaz mevsimine çikilmasini kolaylastirdigi gibi insanlarin günahlarindan arinarak hafiflik kazanmasini saglamaktadir. Bu uygulama arinmadir. Canliligi, tehlikeye düsürecek kötülüklerden temizleyip kurtarmak. Tabii aslında bu ateşten atlamak özellikle çocuklar için büyük eğlence.Şu sokak aralarında yada parklarda yakılan ateşlerin başında genelde çocukta olsa mutlaka büyüklerde ateşten atlamyı ihmal etmez.Deniz kıyıları dolarda taşar.İmkanı olan sandalına atlayıp şöyle bir açılır yanında bir kaç şişe yakut ve sonrada patlatır bir tane biz heybelide her gecceeeee...

Aslında Hıdrellez bahane eğlence şahane Hıdrellez i İzmir de eğlenerek geçirmek ise vazgeçilmez bir paradoks. Hem akın akın gelen kalabalıktan çekinir hemde içine dalmak için pır pır eder yüreğiniz.Ben şimdiden heyecanlanmaya başladım.

Kismet - Sans isteyene ;

- 5 Mayis gecesi dilegi olanlar için taze soganin iki yapragini uçlarindan esit olarak kesilir. Uçlardan birisine iplik baglanip dilek tutulur. Ertesi gün iplik baglanan yaprak uzamissa tutulan dilegin gerçeklesecegine inanilir.

- "Niyet Çömlegi" hazirlanir. 5 Mayis günü bir çömlegin içine bekar kizlardan toplanan yüzük, kolye, boncuklar vb. konur. Çömlegin içerisi su ile doldurulur. Çömlegin agzina yesillik konur, üzeri kirmizi yemeni ile örtülüp, bir kilit ile kilitlenir ve bir gül agacinin dibine saklanir. Ertesi sabah kizlar toplanirlar. Çömlegin basina genç bir kiz oturtulur. Kismetinin açilmasi dilegi ile kilit kizin basinda açildiktan sonra sira ile maniler söylenerek çömlekten esyalar çikarilir.
-Balkona kırmızı bir bez parçası asılır.Çok uzun olmasın.Ne kadar kısa olursa dileğiniz o kadar çabuk olur.Dilek gerçekleşene kadar balkonda asılı tutulur.Tanıdığım bir kaç kişinin bu yöntemi denediğini ve sonucun başarılı olduğunu söylediğini biliyorum.Ancak hepside aman bezi uzun tutma diye tembih etti bilgilerinize. (Bez uzadıkça dileğin gerçekleşmeside uzuyormuş)

-Kısmeti açılması istenen bekar kızın başında gün doğarken 3 defa kilit açılır.Kilit kapatılmadan dilek gerçekleşene kadar saklanır.Sonra denize atılır.Bunu deneyeni biliyorum ama sonunda kilidi denize attılarmı bilemiyorum.Şimdi iyilik yao denize at oldu Hızır peygamberin işi. Bu da anında sonuç vermeyenlerden ama mutlu nihayete ulaştıran yöntemlerden:)

Mal - Mülk isteyene ;

- Ev sahibi olmak isteyenler gül dalinin altina ev maketi yaparlar. Resmini çizerler.

- Parasahibi olmak isteyenler gül dalina para baglarlar. Araba isteyenler araba resmi yaparlar.

Evi çizerken küçük çizmeyin yeminle kaç odalı çizerseniz öyle veriyor valla billa.Sonra ev küçüktü sığamıyoruz demeyin.Ne kadar isterseniz o kadar verir.Siz yüzsüzlük yapın. Olmazsa kalan sağlar bizimdir ama ya tutarsa!

Hidrellez günü halk tarafindan Hidrellez gününe özgü bazi davranis kaliplari ve uygulamalar da bulunmaktadir,

- Hidrellez sabahi gün dogmadan kalkilmasi gerekir. Geç kalkanlarin kismetlerinin o sene boyunca kapali olacagina inanilir. Sokak kapilarina pasli teneke asilarak geç kalkanlar kinanir. Hiç bana göre değil yemişn ederim.Hele ki 5 mayısı 6 mayısa bağlayan gece bol bol eğlenip ateşlerden atladıysanız.Bırakın uyuyayım.

- Bugün is yapilmaz. Bence 6 Mayıs da resmi tatil olsun:) Bunu da dileklerime ekledim.

- Sabah erkenden çimenlerin üzerinden yuvarlanilir, böylece saglikli olunacagina inanilir. Hangi çimen nerde yuvarlanacağız.Hayır çimeni bulduk köpek pisliği olmayanı nerden bulacağız.Allah korusun nasıl işe gidilir sonra misler gibi koka koka.Bu da olmadı geçiniz efendim.
- Bugün salincakta sallanilirsa hastaliklardan arinildigina, günahlarin döküldügüne inanilir. Hah buda bahanem oldu.Geçerken parka uğrar şöyle bir silkinirim.

Tabii bu arada hıdrellez ile ilgili hazırlıklarınızı yaparken aman adresini verdiğim bu siteyi atlamayın. http://www.hidrellez.org/
A.Kavadarlı

19 Nisan 2010

ISIRGAN OTU SALATASI


Isırgan otu veya diğer adıyla dalagan otunun faydalarını saymakla bitmez. Isırgan otlu şampuanlardan  tohumunu bal ile karıştırarak tüketmelerden çayını yapıp içmeye kadar çok şey tavsiye edilir.  Boğaz ile ilgili kısmında  biz ne yaparız zeytinyağında taze soğan ile kavurur üzerine yumurta kırarız yada böreğini yaparız ki uffff nefis olur. Mutlaka tadılması gerekir. Çorbası da mısır unuyla yapılabilir ama salatasıda mevsiminde hem şık hem de besleyici bir öğün önerisidir.

Malzemeler

2-demet ısırgan otu

2-3 demet tere

Bolca tulum peniri rendesi

2-3 adet domates

1 demet maydonoz

Limon suyu ve zeytinyağı

Tane mısır

Hazırlanması

1-Öncelikle elinize plastik eldivenleri geçirin bakalım hanımlar. Kendiniz toplayamamış olsanız dahi pazardan demeti 50 kuruşa aldığınız ısırgan otlarını güzelce yıkadıktan sonra yapraklarını ve taze dallarını ayıklayın. Dalları minik minik parçalamayı unutmayın. Ama bıçak kullanmıyoruz. Elimiz tazeliği hisseder ve nerede durulması gerektiğini bilir.

2-Isırgan otlarını yıkadıktan sonra biraz tuz ile ovalım. Bu aşamadan sonra ısırgan otu yıkanmayacak bu nedenle eklediğiniz tuza dikkat edin. Tuz ile ovulunca ısırganın yakan özelliği de kaybolacaktır. Öte yandan yıkayıp kuruttuğumuz tere ( çok önemli çünkü ısırgan otunun keskin ve metalik tadını dengeleyip nefis bir aroma veriyor) ve maydonozlarıda incecik kıyarak ısırgan otu ile karıştaralım.

3-Salata kasesine aktardığımız malzememizin üzerine sırasıyla tatlı mısır (istenirse) bolca rendelenmiş tulum peyniri (tercihen İzmir teneke tulumu ) kabuğu alınıp küp küp kesilmiş domates yerleştirdikten sonra istediğiniz , sevdiğiniz miktarda zeytinyağı ve limonu gezdirip servis edebilirsiniz. Tuz eklemiyoruz unutmayınız zaten ısırgan otları tuzlu.

Afiyet olsun.

14 Nisan 2010

RÜZGAR BİZİ SÜRÜKLEYECEK



 

Zamanında defalarca dinlemekten bıkmadığım hala içimde kelebekleri uçuşturan melodisi nefis bir şarkı


 korkmuyorum yoldan
görmek lazım, tadına varmak
dalgalar belimizin oyuklarında
güzel olacak her şey burda
taşıyacak bizi rüzgâr

mesajın büyük ayıya
ve yarışın güzergâhı
kadife bir an
hiçbir işe yaramasa da
alıp götürecek rüzgâr

 
yok olacak her şey ama
taşıyacak bizi rüzgâr

sarılmalar ve kurşunlamalar
ve bizi delik deşik eden şu yara
sarayı başka günlerin
dünün ve yarının
taşıyacak onları da rüzgâr


genetik omuzlarda
kromozomlar atmosferde
galaksilere giden taksiler
ve uçan halımı
alıp götürecek rüzgâr

yok olacak her şey ama
taşıyacak bizi rüzgâr


ölü yıllarımızın şu hoş kokusu
şu kapını çalabilecek olan
sonsuz kaderler
birini tutuyoruz ve elimizde ne kalıyor?
alıp götürecek rüzgâr

deniz yine yükselirken
ve herkes hesaplarını yeniden yaparken
ben senin tozlarını götürüyorum
gölgemin kuytularına


taşıyacak onları da rüzgâr
yok olacak her şey ama

taşıyacak bizi rüzgâr

13 Nisan 2010

ALAÇATI OT FESTİVALİ


Bu Pazar günü yani 11.04.2010 da Alaçatı ot festivali eski camii meydanında yapıldı. Arada orta şiddette serin rüzgarın estiği ama güneşe geçince bu defa terlediğiniz tipik bir ilkbahar günüydü. Bence bir dahaki festivali leylek fırtınasının ortasına getirmemeye dikkat etmek gerekiyor. Cami restarasyonunun devam etmesinin yanısıra  ilk festival düzenlemesi olduğundan ufak tefek acemilikler görülmesine rağmen orijinal ve devamının gelmesini istediğim bir olay. Mutlaka meraklısının gidip görmesi gerekiyordu. Alaçatı belediyesini ve festivalin destekçilerini gerçekten gönülden tebrik ediyorum özgün ve güzel düşüncelerinden dolayı.

Ayrıca belirtmek gerekir ki  camii restarasyonu gayet başarılı olmuş.Taş ustaları tek tek her taşı ayarlayıp yerlerine yerleştirmişler ve şimdi Alaçatı'ya yakışır bir hale gelmiş Pazaryeri Camii.

Etkinlikler arasında en çok ot çesidini toplayabilme ve yöresel otlardan yapılmış yemek yarışmasıda vardı. Pazar yeri Camii alanında kurulan masalarda ise şarap tadımı (eyvah eyvah nasıl olur gavur İzmir'li gene yaptı yapacağını kimseninde umurunda değildi ) limonata ve butik kurabiye satışları organik ürünler bence en dikkat çekicilerindendi.Bizler dolanırken güzelim Ege Türküleri eşlik ediyordu ki  olayı yakalamanızı sağlayan taşı gediğine koyan türkülerdi onlar.

Limonata satan ablamız  ise süperdi. İzlemek de diyalog kurmakda çok eğlenceliydi. Oğlum 3. bardağı satın almayı kalkınca o kendine özgü tavrıyla "n'aapalım abla ben çok güzel yapıyorum ondan çocuklar doyamıyor" deyip son noktayı koydu.

Ama konu itibarı ile en çok ilgilendiğim yemek yarışmasıydı elbette. Juri adaylarının arasında Yunanistan’dan Elena Mavridi , Süreyya Üzmez, Hakkı Akbaykal, Ayhan Sicimoğlu ve Gökçen Adar'ın yaptığı yarışmada katılımcılar, şevketibostan, etli enginar, otlu bakla, Boşnak börekleri, zeytinyağlı sarmalar pırasa dolması  gibi tam 46 çeşit yemek ile  puan alabilmek için yarıştı. Sakız adasından festivali izlemek için gelen Danimarkalı Conny Traekaer ise dikkati çeken isimlerden biriydi.





Yemekler Jüri tarafından değerlendirilmesinin ardından halkın tadımına da sunuldu.

Ot Festivali'nde; Binbir Ot ' kategorisinde birinciliği 101 çeşit ot toplayan Semra Aktaş Erden , ikinciliği Azimez Naz , üçüncülüğü ise Recep Subaşı kazandı . ' Ot Aşı ' kategorisinde birinciliği Aysen Kadıbeşegil ' in hazırladığı " Kırk ot Salatası " , İkinciliği Şehnaz Uludağ ' ın " Güveçte Kuzu Etli Şevketibostan " yemeği , Üçüncülüğü ise Özlem Koç ' un " Enginar Çanağında Turpotu Salatası " elde etti.




Yemek yarışmasına katılan hanımlarda  bir heyecan bir heyecan yerlerinde duramıyorlar yıllardır evlerinde yemek yapa yapa ustalaşmış olan bu kadınlar yarışma heyecanı ile titriyorlardı. Biz yarışmacılardan Vesile hanım ve Yıldız hanım’la muhabbet etmeye doyamadık. Yıldız hanım’ ın nar ekşili ve çiprikalı (ege ve marmara yöresinde bulunan ve kekikgiller familyasından olan muhteşem kokulu bir bitkidir.) taze asma yaprağı ile yaptığı  zeytinyağlı sarmalar parmaklarınızı yedirtmekle kalmayıp offf daha yok mu dedirten türdendi. Vesile hanım ise ebegümeci sarması yapmıştı. Bildiğiniz ebe gümecinin iri yapraklarına yabani pırasa ve gelincik otu kullanarak yaptığı zeytinyağlı sarmada çok farklı bir lezzetti. Elimizde olsa yarışmadan sonra onu hiç tadım masasına göndermeyecektik. Hakikaten yemekler çok ilginçti. Bir çoğu aslında Egeli olanların öyle veya böyle tadıp duyduklarıydı ama kişisel deneyimlerden ve damak tadından kaynaklanan farkların yarışması çok özeldir her zaman. Bir müjde vereyim ilgilenenlere yarışmaya katılan tüm yemekler tarifleri ile birlikte kitap olarak kısa sprede yayınlacakmış.
Yemek tadımından sonra (tadımı biraz yanlış oldu çünkü biz yemekleri mideye indirdik) Camii meydanında oturup sakızlı kahvelerimiz yudumladık.Güzel ve çok keyifli bir gündü. Gelecek festivalde ben gene buradayım ve imkanı olan herkese kaçırmamalarını tavsiye ediyorum.

07 Nisan 2010

LEBLEBİ TOZU HELVASI

   Çocukken bakkallarda leblebi tozu satılırdı.Leblebi tozu yerken yusufff yusuf diye seslenerek arkadaşınızın yüzüne tozları uçurmak çok eğlenceliydi. Oğluma leblebileri öğütüp leblebi tozu yapmış olsamda onun için bir anlam ifade etmedi maalesef. Daha sonra "Uzak Köşe" de  bu tarifi buldum ve denedim.Aslında un helvasının daha az kavrulanı olarak da tanımlayabiliriz. Gördüğünüz gibi oranlar klasik helva oranları ile aynı. Ben sevdim ancak ben helvayı zaten her durumda severim.
   Leblebi ise ayrı bir hikaye. Kuru üzümle ne güzel olur ya leblebi şekerleri. Şu çerezciler bildiklerinden kapı önlerinde leblebiyi kavurup dumanını savurup insanları tavlamıyor mu zaten. Gene aynı şey oldu. O güzelim taze kavrulmuş leblebi kokusuna tavlandım ki hemde nasıl. Yiyebileceğimden fazla leblebi aldım. Güzelim sıcacıık tazelerin bayatlamasına gönlüm razı olmayınca imdadıma "Uzak Köşe" yetişti.

   Uzun lafın kısası denemenizi tavsiye ederim.

Malzemeler

*1 su bardağı Leblebi tozu
*1 su bardağı şeker (Esmer şekerde kullanabilirsiniz)
*1 su bardağı su ben süt tercih ediyorum
*1 yemek kaşığı sıvıyağ yada tereyağı

Hazırlanışı

  * Ayrı bir kapta bir bardak suyun içine sekeri ekleyip, şeker eriyene kadar kaynatın. Çok fazla değil sadece şeker erimesi yeterli.

  * Leblebiyi kahve öğütücüsünde iyice toz haline gelene kadar öğütün.Ya da benim gibi mutfak robotu kullanarak veya havanda havan eliyle eşinizin kol gücünü övdükten sonra ona dövdürerek de yapabilirsiniz.Ayrıca bazı aktarlarda hazır leblebi tozuda satıyorlar.Ancak ne kadar güvenilirdir bilemiyorum.

   * Teflon tavaya sıvıyağ koyup, leblebi tozunu aktarın ve hafifçe karıştırın.
Şekerli suyu yavaş yavaş leblebi karışımına ilave edip karıştırın ve helva kıvamına gelene pişirin. Demlendirin ve un helvası gibi kaşıkla şekil verin..


   Durun durun daha bitmedi..Evde leblebide yapabilirsiniz..Deneme yanılma yöntemi ile geliştirip değiştirebileceğiniz aşağıdaki yöntem le sonuca ulaşmanız gayet mümkün.Aldığım organik nohutları tüketemeyince ben leblebi yapmayı denedim ve başarılı oldumç. Size iki farklı tarif sunuyorum. 
Tarif 1

Malzemeler
* 1/2 kg. nohut

* 1 tatlı kaşığı kadar tuz

Yapılışı
1. Nohutu ayıklayın ve 1 gece önceden ıslatın.
2. Ertesi gün bir tencerede üzerine tuz ilave edildikten sonra nohutun suyunu çekene kadar kaynaması beklenir.
3. Sonra teflon tencerede (sacda yapılırsa daha iyi olur), haşlanmış nohutları yıkamadan kavurun

4. Sonra leblebiler ovulur ve kabukları ayrılır.

Tarif 2
   Bu tarif daha zor ve eziyetli. Ama orijinal leblebi yapma yöntemine daha yakın. Tamam itiraf ediyorum her ikisini de denedim ama daha kolay olduğu için birinci tarifi kullanıyorum artık.

*Nohut ayıklanarak sacda veya teflon tencerede kavrulur.Bu işleme tavlama denir.

*Tavlama naylon olmayan bez torbalara konularak iki gün dinlendirilir.Burada eskimiş pamuklu yastık kılıfı kullandım ben.

*İkinci kavurma yapılarak yine çuvallarda iki gün daha bekletildikten sonra kuru bir yere serilerek 15-20 gün dinlendirmeye bırakılır. Bu dinlendirme süresi az olursa, nohut leblebi olunca lezzetsiz olur.

*Birinci tavlamada yeterli şekilde kavrulmayan nohut son kavrulmada bölünerek kırığı çok olur. Bu kırık nohut tekrar kavrularak kırık leblebi yapılır.Yada leblebi helvası yapılır.

*Son tavlamadan sonra, su serpilerek tekrar bez torbalara konulur. Nemlendirilmiş nohut çuvalda bir gün bekletilir ve üçüncü kez kavrulur. Bu kavurmada nohudun kabukları soyulur.

*Bir veya iki gün sonra isteğe göre bu leblebi yeniden kavrularak tam leblebi olur ve yenilecek kıvama gelir.

   Afiyet olsun