25 Nisan 2008

OLMALI


Öyle çok uykum var ki. Bazen bu dünyaya uyumaya geldiğimi sanıyorum. Tembellik insana bu kadar haz verir mi? Bütün gün boş boş gezinsem. Hiç çalışmasam ama para derdim de olmasa, canımın istediklerini alabilsem. Yok, öyle lüks bir hayat istemiyorum. Olursa hayır demem elbette ama ben canım istediği zaman uyumak, iş yapmamak, keyif çayları içmek, sadece canım istiyor diye fincanda pişen kahve içmeye kemeraltına inmek, kestane pazarında turlamak Güneş’in altına uzanıp doyasıya kitap okumak istiyorum. Eh bunlar olurken canımın istediğini alabilecek ,fazla strese girmeden alışveriş yapacak param da olsa güzel olur.

Cüzdanım olmalı sihirli; hep 100 lük banknot olmalı içinde. Ne kadar alırsam alayım, hep o yüzlük orda standart durmalı. Tabii günün para değerine göre. Ya da yukardan bir torba dolusu karşılığı olan 1.000.000 çek yürürken kafama düşmeli.

Yolda bazen hayal kuruyorum. Kurduğum uçuk hayallerden bazen kendim de ürküyorum. Hop kızım kendine gel uçtun artık diye uyarmak zorunda kalıyorum fani benliğimi. Zaten kendi kendime yola gelmezsem hayale en kaptırdığım anda son sürat ilerlerken kendimi popo üstü yerde buluyorum. Karizmamın çizildiğine mi yanarsın çoraplarının yırtıldığına mı yoksa. Hayır, hayalimin gerçekleşmeyecegini bende biliyorum, ama kardeşim sen neden karışıyorsun. Allasen hepimiz aklı yerinde, başı önde hanım hanımcık yürümek zorunda mıyız? Bu zavallı kulunda bazen parmak uçları yere değmeden gezinmek istiyor. Zaten çoğumuzun hayal kurmaya bile vakti yokken çok görme kulundan bu kadar zevki. Hor görme garibi yarabbim.

Uykuya geleyim. İnsan uyumaktan büyük keyif alıp nasıl uyabileceğinin yada uyuma ortamlarının hayalini kurabilir mi? Var mı böyle bir olay bildiğiniz? Üstelik uyuyamadığım zaman huysuz ve çekilmez de oluyorum. Şimdi şöyle serin bir duş almalı öğlen yemeğinden sonra. Dolaptan büyükçe bir kaseye papaz erikleri doldurup serin serin temiz bir gecelik giyip çarşafları yeni değişmiş yatağıma uzanmalıyım. Açık pencereden üzerime doğru ılık bir rüzgar esmeli hafiften. Erikleri tuzlamayalım lütfen. Tuzlarsak susarız ve su içmek için yataktan kalkmak zorunda kalırız. Su içersek uyanıp tuvalete gitmek zorunda kalırız. Bu da gördüğümüz birbirinden ilginç rüyaların bozulması demek olur ki keyif kaçtı mı geri gelmez maalesef.

Bazen de cadı olmak istiyorum. Canım, cadıyım biliyorum ama gerçek bir cadı olmak isterdim. Örneğin kendi klonumu veya maddeleşmiş bir hayalimi işyerine yollamalıyım bazen bütün gün benim yerime çalışsın dursun enayi. Bir el hareketimle şu gıcık olduğum karşı komşum tam önümden geçerken düşüvermeli. Bazen görünmez hale gelmeli arkamdan konuşulanları dinlemeliyim bakalım ne diyorlar, sizi gidi pis dedikoducular ne olacak? Şu gıcık politikacılar gene meydanlarda atıp tutarken elime bir çuval dolusu pislik alıp tam en heyecanlı yerinde konuşmanın boşaltmalıyım kafalarından aşağıya. İnsanlar bak şu Allah’ın işine diye şaşmalı.
Bir masal vardı çocukken okuduğum kraliçenin kızı dünyalar güzeliydi ve her istediği olurdu. Çok iyi Fransızca konuşayım derdi pat Fransızcayı bir fransızdan iyi bilir hale gelirdi. Matematik sınavında çok başarılı olayım derdi. Matematik sınavını hem çok çabuk bitirirdi hem de en yüksek notu alırdı. Üniversitede iken kendi kendine not alan bir kalemim olsun isterdim ben de mesela.

Müthiş bir fiziğim harika bir sesim olmalı ve klasik gitar çalmalıydım. Üstelik kim ne isterse buyur kardeş diye anında kafadan döktürebilmeliyim. Eğlencelerin en dikkat çeken en popüler bayanı da ben olmalıyım.. Bu müthiş fiziğe de o kadar iyi giyinecek kadar param olmalı. Üstelik iki veya üç çocuğum olmalı. Ama yaramazlıklarıyla bakıcılar uğraşmalı. Bana tatlı ve eğlenceli kısımları kalsın. Geceleri onlar kalksın uyutmaya. Çok ünlüler Sting, Dustın Hoffman falan beni tanımalı ve aniden iş yerime baskına gelmeliler. Bu arada nedense hala daha çalışmayı düşünüyorum. Deli miyim neyim?

Hem kedim hem de köpeğim olmalı. Ama evim tertemiz bahçem süper olacak. Kimse beni Everest’e filan tırmandırtamaz. Otur oturduğun yerde ne işim var dağda bayırda.Yükseklerde gözüm yok, ben konformistim. Tembelim Türkçesi. Ama kahvaltıyı Londra’da , kahvemi Paris’te, akşam yemeğimi Venedik’te almalıyım. Herkes bana hizmet etmeli. Ev işi olarak sadece canımın istediği yemeği yapmalıyım. En azından şu uykularımı keyfimce uyumalıyım. Rüyalarımı istediğim kadar uzun görebilmeliyim. Çünkü ben hayal kurmaz ve rüya görmezsem yaşayamam. Ben olamam ki!

Oylum