13 Nisan 2010

ALAÇATI OT FESTİVALİ


Bu Pazar günü yani 11.04.2010 da Alaçatı ot festivali eski camii meydanında yapıldı. Arada orta şiddette serin rüzgarın estiği ama güneşe geçince bu defa terlediğiniz tipik bir ilkbahar günüydü. Bence bir dahaki festivali leylek fırtınasının ortasına getirmemeye dikkat etmek gerekiyor. Cami restarasyonunun devam etmesinin yanısıra  ilk festival düzenlemesi olduğundan ufak tefek acemilikler görülmesine rağmen orijinal ve devamının gelmesini istediğim bir olay. Mutlaka meraklısının gidip görmesi gerekiyordu. Alaçatı belediyesini ve festivalin destekçilerini gerçekten gönülden tebrik ediyorum özgün ve güzel düşüncelerinden dolayı.

Ayrıca belirtmek gerekir ki  camii restarasyonu gayet başarılı olmuş.Taş ustaları tek tek her taşı ayarlayıp yerlerine yerleştirmişler ve şimdi Alaçatı'ya yakışır bir hale gelmiş Pazaryeri Camii.

Etkinlikler arasında en çok ot çesidini toplayabilme ve yöresel otlardan yapılmış yemek yarışmasıda vardı. Pazar yeri Camii alanında kurulan masalarda ise şarap tadımı (eyvah eyvah nasıl olur gavur İzmir'li gene yaptı yapacağını kimseninde umurunda değildi ) limonata ve butik kurabiye satışları organik ürünler bence en dikkat çekicilerindendi.Bizler dolanırken güzelim Ege Türküleri eşlik ediyordu ki  olayı yakalamanızı sağlayan taşı gediğine koyan türkülerdi onlar.

Limonata satan ablamız  ise süperdi. İzlemek de diyalog kurmakda çok eğlenceliydi. Oğlum 3. bardağı satın almayı kalkınca o kendine özgü tavrıyla "n'aapalım abla ben çok güzel yapıyorum ondan çocuklar doyamıyor" deyip son noktayı koydu.

Ama konu itibarı ile en çok ilgilendiğim yemek yarışmasıydı elbette. Juri adaylarının arasında Yunanistan’dan Elena Mavridi , Süreyya Üzmez, Hakkı Akbaykal, Ayhan Sicimoğlu ve Gökçen Adar'ın yaptığı yarışmada katılımcılar, şevketibostan, etli enginar, otlu bakla, Boşnak börekleri, zeytinyağlı sarmalar pırasa dolması  gibi tam 46 çeşit yemek ile  puan alabilmek için yarıştı. Sakız adasından festivali izlemek için gelen Danimarkalı Conny Traekaer ise dikkati çeken isimlerden biriydi.





Yemekler Jüri tarafından değerlendirilmesinin ardından halkın tadımına da sunuldu.

Ot Festivali'nde; Binbir Ot ' kategorisinde birinciliği 101 çeşit ot toplayan Semra Aktaş Erden , ikinciliği Azimez Naz , üçüncülüğü ise Recep Subaşı kazandı . ' Ot Aşı ' kategorisinde birinciliği Aysen Kadıbeşegil ' in hazırladığı " Kırk ot Salatası " , İkinciliği Şehnaz Uludağ ' ın " Güveçte Kuzu Etli Şevketibostan " yemeği , Üçüncülüğü ise Özlem Koç ' un " Enginar Çanağında Turpotu Salatası " elde etti.




Yemek yarışmasına katılan hanımlarda  bir heyecan bir heyecan yerlerinde duramıyorlar yıllardır evlerinde yemek yapa yapa ustalaşmış olan bu kadınlar yarışma heyecanı ile titriyorlardı. Biz yarışmacılardan Vesile hanım ve Yıldız hanım’la muhabbet etmeye doyamadık. Yıldız hanım’ ın nar ekşili ve çiprikalı (ege ve marmara yöresinde bulunan ve kekikgiller familyasından olan muhteşem kokulu bir bitkidir.) taze asma yaprağı ile yaptığı  zeytinyağlı sarmalar parmaklarınızı yedirtmekle kalmayıp offf daha yok mu dedirten türdendi. Vesile hanım ise ebegümeci sarması yapmıştı. Bildiğiniz ebe gümecinin iri yapraklarına yabani pırasa ve gelincik otu kullanarak yaptığı zeytinyağlı sarmada çok farklı bir lezzetti. Elimizde olsa yarışmadan sonra onu hiç tadım masasına göndermeyecektik. Hakikaten yemekler çok ilginçti. Bir çoğu aslında Egeli olanların öyle veya böyle tadıp duyduklarıydı ama kişisel deneyimlerden ve damak tadından kaynaklanan farkların yarışması çok özeldir her zaman. Bir müjde vereyim ilgilenenlere yarışmaya katılan tüm yemekler tarifleri ile birlikte kitap olarak kısa sprede yayınlacakmış.
Yemek tadımından sonra (tadımı biraz yanlış oldu çünkü biz yemekleri mideye indirdik) Camii meydanında oturup sakızlı kahvelerimiz yudumladık.Güzel ve çok keyifli bir gündü. Gelecek festivalde ben gene buradayım ve imkanı olan herkese kaçırmamalarını tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok: