28 Ocak 2008

Bu sabah kapkara bir sabaha uyandık. Oysa dün hava pırıl pırıldı.Biraz serin olsa da Güneşin altında keyiflenilecek ve yürüyüş yapılacak kadar neşeli bir gündü.Oğlum eşim ve ödünç köpeğimiz Tarçın ile uzun bir sahil yürüyüşüne çıktık bizde bir çok hem şehrim gibi. Bu gün ise tam tersi. Ben de bir çoğu gibi yataktan kalkmakta ve uyanmakta çok zorlandım. Kafaya yorganı çekip horul horul uyuyarak yada tv karşısında battaniye altında sıcak kakaolu süt içirilerek geçilecek günlerden.

Aslında yağmuru çok severim.Yağmurun kendine has kokusunu.Melankolik havasını.Yağmur altında yürüyüp hayal kurmayı.Ama bunların hiç birini yapmak mümkün değil.Gök yüzünü bile görmeyen kapalı bir odada oturuyorsanız , yağmurun yağması yada güneşin açması çok ilgilendirmese de sizi insan ister istemez hava bu kadar kapalı olunca genelde depressif bir halde iç karartıcı müzikler dinleyip eski olayların muhasebesini yapmaya başlıyor.Bu nedenle de bugünün yağmurlu olmasının tek avantajı benim için yeni aldığım çizmeleri deneme fırsatını yakalamış olmak.

Tatminsiz bir insan soyu örneği olarak aslında şükretmeliyim.Geçen sene kopan kuraklık gürültüsünden sonra böyle bol yağmurlu bir kışı hepimiz özlemiştik. Ama işin özünde mutsuz olmak melankoliye kapılmak var.Çok önemli faydalı ve insanı yaratıcılığa iten bir ruh halide olsa haftanın ilk gününün daha aydınlık ve güneşli olmasını dilerdim itiraf etmek gerekirse.

Neyse sıradaki kek tarifimiz Özlem den geliyor.(Ding dong pling.)Hepinize afiyet olsun.
Oylum

Hiç yorum yok: