25 Eylül 2009

DATÇA

Nerden başlamalı anlatmaya bilmem ki Datça’yı. Nereye baksan deniz, kekik , badem. Bir yandan göz alabildiğine Ege öte yandan ufka kadar Akdeniz. Dünyanın en güzel yerlerinden bir olmalı bu incecik asi başlı yarım ada. Bu kadar dik yamaçlar bu kadar baş döndürücü manzaralar sadece filmlerde değilmiş . Datça’ya aşık olmamak mümkün mü? Şu güzelim ülkemin her suyunda denize girdim. Ben ki Datça’yı görmemiştim. Ne gaflet. Suyun ısısı bu kadar mükemmel mi olur. Eğer ilahi bir ses gelse ve deseki eyy ölümlü nerde yaşamak istersin. Datça derim. Datça da yaşamak isterim tenim tuzlu tuzlu.Ve Datça’da ölmek şairin dediği gibi.

Beni kuzum Datça’ya gömün
Geçin Ankara’yı İstanbul’u!
Oralar ağzına kadar dolu
Alabildiğine de pahalı,
Örneğin Zincirlikuyu’da
Bir mezar 750 milyona
Burası nispeten ucuzluk
Ortada kalma tehlikesi de yok
Hayır dua da istemez,
Dediğim gibi beni Datça’ya gömün
Şu deniz gören mezarlığın orda,
Gömü sanıp deşerlerse karışmam ama!

Can YÜCEL

Datça’da çok sakin bir otel olan Gabaklar’da kaldık. İlk defa bir otelden ayrılırken içim sızladı. Daha gezilecek yerler var ama gitmesek gezmesek kalsak mı bu bungolavda. Sevmemeye imkan yok. Deniz harika. Mekan huzur dolu. Çocuğunuz varsa bırakın kendi haline siz takılın. Bir şey olmaz merak etmeyin çalışanların çocuklarıyla oynar o da. Akşam yemeğinde Pamuk en güvenli yer olarak yanınızdaki sota sandalyede kımıldamadan uykuya yatabilir. Kahvaltıda ise minik bir tarla kuşu arsızca masanıza gelip tereyağınızı didiklerse hiç şaşırmayın. Çok mütevazi ama kanmayın epey ünlü konukları var laf aramızda. Hani şu ortalarda çok gezinmeyen ama çok sevdiklerimiz vardır ya onlar.

Datça’da mutlaka tekne turuna katılmalısınız. Biz Knidos’a gitmeyi tercih ettik özellikle. Hayıt bükünden binerek katıldığımız tekne turuna çıkmadan önce aklımdaki tek düşünce “offf akşama kadar eller havaya muhabbetine nasıl katlanacağım” idi. Ama o da ne. Bizi Mozart karşılıyor. Knidosa doğru yol alırken teknenin burnunda uçarcasına yol aldığınızı hayal edin. Evet uçuyoruz. Dalgaların üzerinden havalanıyor ve tekrar aşağıya iniyoruz. Oğlum un dediği gibi “tekne sekiyor denizin üstünde kayrak taş gibi”. Deniz lacivertin en güzeli en yoğunu. Kayalar yamaçlar o kadar ihtişamlı ki esen rüzgara rağmen kımıldayamıyoruz yerimizden. Bu mekana eşlik eden Beethoven içimde fırtınalar koparırken zevkten sarhoş olmamak mümkün değil. Issız koylarda ise Vivaldi, Edith Piaf, Yve Montand ve daha niceleri bize eşlik ediyor. Manzarayla gözümüz müzikle ruhumuz enginleşti derken teknenin burnunda yakılıyor mangal ve çipuralar atılıyor ateşe. Kokuyu alır almaz turkuvaz sulardan sıyrılıp oturuyoruz sofraya. Kaptanımızın güzeller güzeli minik kızı miçoluk yapıyor. Yorgun ama keyifli bir günden dönüyoruz otelimize. Akşamı da güne uygun bir şekilde “moonlight” sonatı ile kapatıyorum mehtabı seyrederken.

Sonra ertesi gece bir mucize oluyor Mesudiye’li bir delikanlı ile Alman kız arkadaşının düğünü var otelde. Gelin başında çiçeklerle denizden geliyor yine Moon light sonatı ile birlikte . Tanımam etmem ama gözlerim doluyor. İki sevgili sahilde buluşuyorlar. Film gibi. Romantik, kutsal. Nasıl tanımlarsanız tanımlayın. Beni beklemişler bu güzel nikah için.

Knidos ise tarih severler için bir hazine yolu düşenin görmemesi ayıp olur. Binlerce yıl önce yapılan Akdeniz yönündeki büyük liman Ve Ege de ki küçük liman hala iş görüyor. Oldukça büyük bir şehir tam bir kültür mozaiği ve dünyanın en büyük ticaret merkezlerinden biri imiş. Gittiğimizde ilginçtir geniş bir Alman arkeoloji öğrencisi yazıları çözüyor, aralarında tartışıyor ve planlarını çıkartıyorlardı şehrin. Sonradan teknik gezi yapmak için Türkiye’yi tercih ettiklerini öğreniyoruz. Ardından aklıma buradaki eserlerin nasıl yağmalandığı kaybolduğuna ilişkin haberler geliyor ve kahroluyorum.

Datça denince ilk akla gelen bal ve bademi satan kişiler dolu yollarda ama biz Sındı köyü kooperatifinden almak için çıkıyoruz yola. Yükseldikçe yükseliyoruz ve varıyoruz kooperatife. Alışverişimizi yaptıktan sonra başlıyoruz sohbete Ömer amca ile. Bize nasıl kurduğunu nelerle uğraşmak zorunda kaldığını bahçede tahta sandalyelerde güzelim kahvelerimizi yudumlarken uzun uzun anlatıyor. Sonra dayanamayıp Köyün hanımlarının yaptığı bir el oyası yemeni ve allı güllü bir şal daha alıyorum. Biraz daha nurlu badem alsak mı bal ve polen yetecek mi derken geri dönüyoruz. Ancak bir ayrıntı vereyim kekik balı enfes mutlaka deneyin.

Datça’ya gittiğiniz zaman mutlaka deniz kıyısında Romalılardan kalma havuza gidin. Ilık ve tatlı kaplıca suyunun denizden sadece beş metre kadar olan yerde havuzlandığı bu yer çocuklar için nefis bir eğlence yeri olmuş. Ardından olmazsa olmaz Eski Datça’ya gidiyoruz. Evler nefis, mekan harika özgün ürünler satan sanatçıların dükkanları harika. Çocukların oyun oynadığı park bile kalbimi çalıyor. Burda çocuk olmak ne kadar büyük bir şans. Elbette Can Yücel’i anmamak imkansız. Evinin önünden geçiyoruz ama o öğlen sıcağında dingin duran ev halkını ve eşini rahatsız etmekten çekiniyor ve sadece iç geçirerek oturuyoruz bir kafeye. Üzgünüm, çok güzel bir mekanda yediğim çiğ mantı verdiğim yüksek ücretle mideme oturuyor. Olsun acemilik işte bir daha sefere bilerek gelir ve yemeğimizi yeriz. Ancak palamut bükündeki Adamik restaurantı önerebilirim.

Datça harika artık uğrak mekanlarımdan biri mutlaka olacak.Şeker bayramına yer bulamadık ama kurban bayramında umarım yolumuz Datça’ya düşer.

2 yorum:

Zeynepp dedi ki...

Merhaba, Datça tatilinizi zevkle okudum Bu yaz biz de Datça'ya gitmeyi planlıyoruz. Ama bizim de endişemiz tekne turlarındaki "eller havaya" ortamıdır her zaman. Siz hangi firma ile tekne turu yaptınız acaba? Böyle bir tekne turu hayal gibi bir şey çünkü.
sevgiler.
Zeynepp

Sıcak Mutfaklar dedi ki...

Hayıt bükünde İlayda tur du ismi hatırladığın kadarıyla. Ama şirket denebilir mi o nu bilemem aynı isimde pansiyonları da var.Amatör oldukları için bu kadar keyif aldık.Birde teknede insan sayısının az olmasıda büyük avantajdı elbette.

http://www.ilaydapansiyon.com/teknemiz.htm

Yukarıdaki adresten gerekli iletişim bilgilerini alabilirsiniz.Bizimde aklımızda kaldı ve bu sene tekrarlamak istiyoruz.
Sevgiler